Page 261 - Hz_ibrahim
P. 261
258 Prof. Dr. Mustafa ERDEM Hz. İBRAHİM 259
Peygamber’imiz Hz. Muhammed’in dedesi Abdulmuttalib, şeriattaki niteliklerini belirtmektedir. Orasının insanlar için
gördüğü bir rüya üzerine zemzemin yerini bulmuş ve oğlu bir sığınak kılındığını, ruhların şevkle oraya koşmak ve ka-
Haris ile birlikte orayı kazmaya başlamıştır. O, tek oğlu ile bu natlanmak istediği bir mahal olduğunu, oraya olan arzuların
kutsal görevi yerine getirmeye çalışırken çevresindekilerin bitmeyeceğini, her yıl oraya gidilse bile bir daha geri dönme
baskılarına maruz kalmıştır. Bunun üzerine on erkek çocuğu isteğinin tükenmeyeceğini bildirmektedir. Bu, Yüce Allah’ın
Halil’i İbrahim’in (as); “Rabb’imiz kalplerini oraya arzulu kıl
olursa onlardan birisi Allah’a kurban olarak adamıştır. İşte
ve Rabb’imiz duamızı kabul buyur” şeklindeki duasının kabul
Hz. Peygamber’in babası Abdullah bu yemin üzerine kurban
olması anlamına gelmektedir. Çünkü İbrahim (as), Rabb’imiz
edilmek istenmiştir. Babası tarafından çok sevilen Abdullah,
insanların kalplerini oraya arzulu kıl ve Rabb’imiz duamızı
yerine bedel olarak yüz deve kesilmek suretiyle kurban ol-
kabul buyur, demişti.
843
maktan kurtulmuştur.
Yüce Allah; orayı emin bir mahal kıldığını belirtmektedir.
Kuyunun kazılması esnasında içinden altından yapılmış iki
Oraya kim girerse kendini güvende hissetmektedir. Dışarıda
ceylan heykeli, yedi kılıç ve birkaç mızrak çıkartılmıştır. Ku-
istediği şeyi yaptıktan sonra Kâbe’ye giren canını kurtarmak-
yudan çıkartılan bu kıymetli eşya, sonradan döktürülerek
847
tadır. Dolayısıyla Kâbe ve çevresindeki Mescid-i Haram,
844
Kâbe için kullanılmıştır. Abdulmuttalib’in vefatından sonra
insanların hem sevap kazandıkları hem de güven içinde ya-
zemzem ile ilgili bütün işler (sikaye) oğlu Ebu Talib’e ondan
şadıkları bir yer olmaktadır. Dünyanın çeşitli ülkelerinden
sonra da diğer oğlu Abbas’a geçmiştir. Mekke’nin fethinden
gelen insanlar, dünyaya ait korku ve endişelerinden emin ol-
sonra Peygamber’imiz Hz. Muhammed, zemzem ile ilgili gö- mak ve huzur içinde yaşayabilmek için buraya sığınmaktadır.
845
revleri yine Abbasoğullarına vermiştir. Hatta suç işlemiş kimseler bile buraya girecek olsa çıkıncaya
kadar ona dokunulmamaktadır. 848
i- Kâbe’nin Önemi Hz. Âdem’den itibaren kutsallığı bilinen Kâbe’nin Hz. İbra-
him’den sonra bütün insanlık için toplu bir ibadet yeri ola-
Hz. Âdem’den itibaren İslam dininin kıblesi olan Kâbe, Hz. İb- rak hac ibadetine ev sahipliği yaptığı bilinmektedir. Hac su-
rahim ve oğlu Hz. İsmail’in yeniden onu inşa etmesiyle ayrı bir resinin 22/25. ayeti kerimesinden ve yukarda naklettiğimiz
önem kazanmış ve insanlar daha heyecanla ve muhabbetle bilgilerden; Kâbe ve çevresinin (Mescid-i Haram) evrensel,
oraya yönelmiştir. Cenab-ı Allah Bakara suresinde bu husus- bütün insanlığın ortak değeri ve mülkü olduğu anlaşılmakta-
ta şöyle buyurmaktadır: “Hani, Beyti insanlar için bir toplantı dır. O bölgede ikamet edenlerin orayı kendilerine özgü kılma
846
yeri ve emin bir mahal yapmıştık…” İbn Kesir bu ayetin açık- hakları bulunmamakta, insanları burada ibadet etmekten alı-
lamasını yaparken şu bilgileri nakletmektedir: Yüce Allah bu koymaya kalkanların ağır bir dille eleştirildiği ve acı veren bir
849
ayette mübarek evin şerefini hatırlatarak, onun değerini ve azapla tehdit edildiği görülmektedir. Ayrıca Kâbe’nin tarihî
geçmişi ve ayeti kerimede “beytü’l-atîk” olarak ifade edilmesi,
843 Küçükaşçı, 44/243.
844 Hamevi, s. 3/149. 847 İbn Kesir, Tefsir, 2/538.
845 Küçükaşçı, s. 44/243. 848 Ezraki, s. 27.
846 Bakara, 2/125. 849 Kur’an Yolu, s. 3/726-727.