Page 363 - hz_musa
P. 363

362  Prof. Dr. Mustafa ERDEM


           miş, sonra Rabbinin kelamına özlem duyarak ve kendisine vaat
           edilen şeyin bir an önce gerçekleşmesini isteyerek, kendi içtiha-
           dı ve bunun Allah rızasına daha yakın olduğu zannıyla ileri atıl-
           mış, diğerlerinin önüne geçmiştir. Ancak Musa (a.s.) hata etmiş,
           Allah Teâla’nın bütün fiillerini ancak bir hikmet gerekçesi ile
           yaptığını, her zamana dair maslahatı bildiğini düşünememiş-
           tir. Kavminden maksat seçilmiş kimselerdir. Bu ifadenin bütün
           kavmi anlamına gelebileceğini ve Musa’nın (a.s) kavmini vakti
           gelmeden önce terk etmiş olduğunu söyleyen görüşün hiçbir sa-
           hih gerekçesi yoktur. ‘Onlar benim izimdedirler’ ifadesi de bunu

           geçersiz kılmaktadır.”  1334

           Gerek Kur’an-ı Kerim’de verilen gerekse kaynaklarda yer alan
           bilgiler dikkate alındığında iki olay birbiriyle karıştırılmakta-
           dır. Hz. Musa çeşitli vesilelerle Tur Dağı’na çıkmıştır. Onun bu-
           raya çıkarken acele etmesi, muhtemelen kendisine Tevrat’ın
           verilmesi içini yapılan ilahi davete uyarak çıktığı ilk seferde
           gerçekleşmiş olmalıdır.



           Hz. Musa’ya Kitap (Tevrat’ın) Verilmesi

           Hz. Musa belirlenen vakitte Tur Dağı’na çıktıktan sonra Cena-
           b-ı Allah ile Hz. Musa arasında perde arkasından bir konuşma
           gerçekleşmiştir. 1335   Maturidi  bu  konuşmanın  keyfiyetinin  ve
           mahiyetinin bizim tarafımızdan bilinmesinin mümkün olma-
           yacağını, Cenab-ı Hakk’ın bir kelam (söz) ve ses yarattığını,
           yaratılmış bir kelam ve sesle bunu dilediği şekilde ve dilediği
           şeyle Hz. Musa’ya işittirdiğini belirtmiştir. 1336  Bu konuşmada,
           diğer sıradan konuşmalarda olduğu gibi ses, harf, lehçe, name,
           yer ve yön olmadığı sadece Cenab-ı Allah’a mahsus bir kela-
           mın olduğu vurgulanmıştır. 1337
           1334   Zemahşerî, 4/342.
           1335   Araf, 7/143. Bk. İbn Kesîr, Kasas, s. 322.
           1336   Maturidi, s. 6/58.
           1337   Mutavi’, s. 97.
   358   359   360   361   362   363   364   365   366   367   368