Page 361 - hz_musa
P. 361
360 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
Tur Dağı’na çıkmıştır. 1330 Bu iki olayın birbirinden ayrı olduğu,
Hz. Musa’nın ilk defa dağa çıkışının çok özel bir amaca matuf
olduğu ve bu konudaki bütün gelişmeler Kur’an-ı Kerim’de ga-
yet açık ve net bir şekilde şöyle bildirilmektedir:
“Biz, Musa ile otuz gece için sözleşmiştik. Sonra buna on gece
daha ekledik. Böylece rabbinin kırk gece olarak belirlediği süre
tamamlanmış oldu. (Musa Tur Dağı’na çıkmadan önce) Kar-
deşi Harun’a, ‘Kavmimin başına sen geç, onları iyi yönet, sakın
bozguncuların yoluna gitme.’ dedi. Musa belirlediğimiz vakitte
belirlediğimiz yere gelince, Rabbi onunla doğrudan konuşa-
rak emirlerini bildirdi. Musa, ‘Rabbim! Bana kendini göster de
Sana bir bakayım!’ dedi. Allah ‘Beni asla göremeyeceksin! Fakat
(bunu iyice anlamak istersen) şu dağa bak, eğer (ona tecelli et-
tiğimde) dağ yerinde kalırsa o zaman beni görebileceksin.’ bu-
yurdu. Rabbi tecelli edip nurunu dağa yansıtınca dağı dümdüz
etti ve o anda Musa bayılıp yere düştü. Nihayet ayıldığında şöy-
le dedi: ‘Ey Rabbim! Sen yücelerden yücesin. Tövbeler olsun. Ben
Sana (Senin bu dünya gözüyle görülemeyeceğine) inananların
ilkiyim. Allah, ‘Ey Musa!’ dedi: Ben sana ayetlerimi vahyettim ve
seninle doğrudan konuştum. Ve böylece seni insanlara peygam-
ber seçtim. Öyleyse sen de verdiğim buyruklara sarıl ve Bana
şükredenlerden biri ol. Biz Musa’ya, taş levhalarda her konuda
her türlü öğüdü ve her şeyin hükmünü ayrıntılarıyla yazdık ve
ona şöyle emrettik: ‘Sen bütün gücünle bunlara sarıl, halkına
da bu hükümlere en güzel şekilde uymalarını emret. Yakında
fasıkların (Firavun gibi zorbaların) yurtlarının ne hale gele-
ceğini size göstereceğim. Ben yeryüzünde hak hukuk tanıma-
yarak kibirlenip böbürlenen kimseleri ayetlerimi anlamaktan
daima alıkoyacağım. Zaten onlar her türlü mucizeyi görseler
de, yine inanmazlar. Doğru yolu görseler bile o yola girmezler.
Fakat azgınlığa ve sapıklığa götüren yolu gördüklerinde hemen
o yola koyulurlar. Onların bu tutumlarının sebebi, ayetlerimi-
zi (düşünmeden) reddetmeleri ve (kör bir inatçılıkla) onların
1330 Razî, Tefsir, s. 11/45-46, 57; Vani, s. 393.