Page 299 - Hz_ibrahim
P. 299

296  Prof. Dr. Mustafa ERDEM                              Hz. İBRAHİM  297


 b- Haniflik ve Fıtrat  vesinde konu üzerinde çalışanlar, din ile fıtrat arasındaki sıkı

             ilişkiye dikkat çekmiştir.
 Fıtrat kelimesi yaratılan şeyin saf, temiz ve bozulmamış ilk
 945
 hali anlamına gelmektedir.  Yüce Allah, başlangıçtan itiba-
 ren insanı inanma duygusu ile iç içe yaratmış, bu duygu saye-  c-  Haniflik ve Hz. İbrahim
 sinde onu Rabbine, sadece O’na kulluk etmeye yöneltmiştir.
             Peygamber’imizden  (sav)  rivayet  edilen  meşhur  Cibril  ha-
 Fakat zamanla çevre faktörlerin etkisi sonucu insanın Rab-
             disi  ve  Kur’an-ı  Kerim’in  genel  ifadelerinden  anlaşıdığına
 bine/Yaratanına  yönelme  ve  ulaşma  konusunda  sapmalar
             göre; bir dinde iman, İslam ve ihsan olması gerekmektedir.
 olmuştur. Bunu ortadan kaldırmak için Cenab-ı Allah, onun
             İmandan maksat tevhit inancıdır. Allah’ı bir bilmek ve O’na
 fıtratına yerleştirdiği inanma duygusunu, peygamberleri ara-
             ibadet etmektir. Nitekim Hz. İbrahim’in tebliğ ettiği din de bu
 cılığıyla bir din olarak kurallar bütünü şeklinde insanlara bil-  949
             anlamda “hanif” olarak isimlendirilmektedir.  Bundan dola-
 dirmiştir.
             yı Kur’an-ı Kerim ve hadisi şerifler başta olma üzere bütün
 Cenab-ı Allah’ın insanlara bildirdiği, insan fıtratına en uygun   İslam kaynakları, hanifliğin Hz. İbrahim’in dini olduğunu bize
                           950
 946
 olan inanma şekli tevhit dinidir.  Bazı âlimler, Peygamber’i-  bildirmektedir.  Hz. İbrahim’in dininden olan kimselere ha-
 miz Hz. Muhammed’in (sav) “Her doğan fıtrat üzere doğar…”   nif denmektedir. 951
 hadisinden  hareketle  fıtratı  haniflik  olarak  değerlendirmiş   Haniflik, Yüce Allah’ın, yaratılışından itibaren insanın tabia-
 ve Allah’ın bütün kullarını hanif tabiat üzere yarattığını söy-  tına ve fıtratına uygun olarak bildirdiği, bütün sahte tanrıları
 lemiştir.  Bu  konuya  açıklık  getirmek  üzere  sahabeden  Iyaz   reddederek  kayıtsız  ve  şartsız  Yüce  Allah’a  teslimiyeti  em-
 b. Hımâr’dan, Allah Resulü’nün bir konuşmasında ashabına   reden, kulluğu yalnızca Allah’a hasretmeyi ifade eden tevhit
 şunları söylediği rivayet edilmiştir: “Rabb’im, bana öğrettik-  dini,  yani  asli  din  olup  İslam  ile  eş  anlama  gelmektedir.
                                                                   952
 lerinden sizin bilmediklerinizi bugün size öğretmemi emretti.   Bundan dolayı haniflik, Allah’ın birliğine dayanan ve bütün
 (O, cc. şöyle buyurdu): Bir kula verdiğim her mal helaldir. Ben   elçileri ile gönderdiği İslam dinini ifade eden temel bir kav-
 947
 kullarımın hepsini hanif olarak yarattım!”  Nitekim bu husus   ramdır. Hz. Muhammed ve ona uyanların Hanif olarak Yüce
 Kur’an-ı Kerim’de evrensel bir ilke olarak şöyle ifade edilmiş-  Allah’a kulluk etmeleri emredilmiştir.
 tir: “Ey Peygamber! Artık sen sapkınlık ve putperestlikten uzak   Araplar,  önceleri  Hz.  İbrahim’in  tebliğ  ettiği  hükümleri  din
 (hanif) biri olarak bütün benliğinle dine; Allah’ın insanları ya-  olarak  kabul  etmişken  sonradan  ondan  ayrılarak  putlara
 ratmış olduğu tertemiz asli fıtratına yönel (ve yoldan ayrılma).   tapmaya  başlamış  ve  müşrik  olmuştur.   Ancak  buna  rağ-
                                                  953
 Allah’ın yarattığı fıtri yapıyı (tevhit inancını) kimsenin değiş-  men  Kur’an-ı  Kerim,  Araplardan  putlara  tapmayan,  Yahudi
 tirme yetkisi yoktur. İşte gerçek ve doğru olan din budur. Fakat   ve Hıristiyan olmayan, bir tek ilahın varlığına inanan ve O’na
 948
 insanların çoğu bu gerçeği bilmez.”  Bu hadis ve ayet çerçe-
             949  Kur’an Yolu, s. 2/150.
 945  Heyet, Yüce Kur’an ve Açıklamalı-Yorumlu Meali, İzmir 2020, s. 406.  950  Kuzgun, Hz. İbrahim, s. 173.
 946  Kuzgun, Hanif, s. 16/35; Kur’an Yolu, s. 1/219.  951  Razi, Tefsir, s. 3/502.
 947  Müslim, “Cennet”, 63; İbn Hanbel, s. 4/162.  952  Sinanoğlu, İslam, s. 23/1;  Hadislerle İslam, s. 1/360.
 948  Rum, 30/30.  953  Razi, Tefsir, s. 3/502.
   294   295   296   297   298   299   300   301   302   303   304