Page 254 - Hz_ibrahim
P. 254

252  Prof. Dr. Mustafa ERDEM                                                                                                    Hz. İBRAHİM  253



           vanını da örtmemiştir. O Kâbe’nin inşaatı esnasında yer se-                   zümü için, üzerindeki örtüyü çıkarmış ve taşı kendi elleriyle
                                                                 822
           viyesinde bir kapı yeri bırakmış, fakat kapıyı takmamıştır.                   onun üzerine koymuş, kabile reislerinin örtünün uçlarından
           Böylece baba oğul iki peygamber Kâbe’nin yapımını tamam-                      ortaklaşa tutarak onu yerine kaldırmalarını söylemiştir. Son-
           lamıştır.  823                                                                ra taşı örtünün üzerinden alarak kendisi bizzat ilgili yere koy-
                                                                                         muştur. Onun bu dâhiyane çözümü Arap kabileleri arasında
               f-  Hacerü’l-Esved                                                        olası büyük bir çatışmayı önlemiştir.
                                                                                         Zaman içerisinde yaşanan sel baskını, yangın, işgal gibi çeşitli
           Hz. İbrahim, insanların tavaf başlangıcı olarak kullanmaları
                                                                                         olaylar sonucunda Hacerü’l-Esved zarar görmüş, kırılmıştır.
           için Kâbe duvarına yerleştirmek üzere bir işaret aradığında
                                                                                         Abdullah  b.  Zübeyir’in  halifeliği  zamanında  çıkan  yangında
           Melek Cebrail ona Hacerü’l-Esved’i (kara taş) getirmiştir. Ta-
                                                                                         taş üç parça şeklinde kırılınca onun emriyle bu parçalar gü-
           rihî kaynakların büyük çoğunluğu bu taşın Hz. İbrahim tara-
                                                                                         müş bir çerçeve içerisinde korumaya alınmıştır. Daha sonra
           fından  Kâbe’ye  konduğu,  başlangıçta  beyaz  olduğu  ve  cen-
                                                                                         bu gelenek bazı halifeler tarafından yenilenerek devam etti-
           netten geldiği yönünde rivayetler nakletmektedir. Hatta Nuh
                                                                                                 824
                                                                                         rilmiştir.   Osmanlı  Devleti  padişahlarından  Kanuni  Sultan
           Tufanı esnasında onun Ebu Kubeys Dağı’nda korunduğu be-
                                                                                         Süleyman zamanında Hacerü’l-Esved’in küçük bir parçası İs-
           lirtilmektedir. Bu taşın ona temas eden insanların günahları
                                                                                         tanbul’a getirtilmiş, Süleymaniye Camii yanındaki türbesinin
           veya çeşitli zamanlarda çıkan yangınlar sebebiyle sonradan
                                                                                                          825
                                                                                         üzerine asılmıştır.
           karardığı söylenmektedir. Hz. İbrahim, yapı işini ilerletip Ha-
           cerü’l-Esved’in bulunduğu seviyeye gelince taşı günümüzde-                    Günümüzde  Müslümanların  tavaf  başlangıcı  olarak  kabul
           ki yerine yerleştirir.                                                        edilen  Hacerü’l-Esved,  yerden  1.5  m  kadar  yükseklikte,  30
                                                                                         cm çapında ve yumurta biçiminde, gümüş bir koruma için-
           İslam’dan  önce  Arapların  Hacerü’l-Esved’e  ayrı  bir  önem
                                                                                         de bulunmaktadır. Hz. Peygamber’in ona saygı göstermesi ve
           ve kutsiyet vermeleri ve onu Kâbe’nin kutsiyetinin sembolü
           saymaları, bu taşın Hz. İbrahim’den itibaren devam edegelen                   öpmesi sebebiyle bütün Müslümanların ona benzeri saygıyı
           hac ve tavaf ibadetinin önemli bir ögesi sayılmasındandır. Ni-                gösterdiği ve öpemedikleri zaman da onu selamladıkları bu
           tekim İslam’dan önce ve Hz. Muhammed henüz peygamber                          taş, Makam-ı İbrahim, Hatim gibi Kâbe’nin tamamlayıcı un-
                                                                                         surlarından kabul edilmektedir.
           olmadan Kâbe’nin inşası sırasında Hacerü’l-Esved’in yerine
           konulması olayı büyük bir sorun hâline gelmiş ve kabilelerin
           bu şerefi başkalarıyla paylaşmama arzusu büyük bir çatışma-                       g-  Makam-ı İbrahim
           yı kaçınılmaz hâle getirmiştir. Ancak bu olay sonradan bir ha-
                                                                                         Kâbe’nin kuzeydoğu duvarının karşısında Metaf’a açılan Beni
           keme havale edilmiş ve oraya dışardan ilk gelen kimsenin gö-
                                                                                         Şeybe kapısının kemeri ile Kâbe arasında bir kubbesi bulu-
           rüşüne göre hareket edilmesi karara bağlanmıştır. Tesadüfen
                                                                                         nan küçük bir yapı vardır. Bu yapının içinde Kâbe’nin yapılışı
           o sırada Kâbe yakınından geçmekte olan Hz. Muhammed’in
           hakemliğine herkes razı olmuştur. O, bu büyük problemin çö-
                                                                                         824  Ezraki, s. 53-53; Çağatay, s. 125-126; Salim Öğüt, “Hacerü’l-Esved,” TDV
                                                                                             İslam Ansiklopedisi, İstanbul, 1996, s, 14/433-435; Köksal, Peygamberler
           822  Ezraki, s, 51; Şibli, s. 1/116; Köksal, s, I/203.                            Tarihi, s. 1/202-203.
           823  Mahmud, s. 156.                                                          825  Çağatay, s.126.
   249   250   251   252   253   254   255   256   257   258   259