Page 112 - Hz_ibrahim
P. 112

110  Prof. Dr. Mustafa ERDEM                                                                                                    Hz. İBRAHİM  111



                                                                                                                           324
           vunamayacak kadar âciz ve Tanrı olamayacakları konusunda                      ‘Zalimler  sizlersiniz,  sizler!’  dediler.”   ve  kendilerini  suçla-
                                          319
           ikna edici bir ders vermek istedi.                                            dılar. Hz. İbrahim,  delilleri daha iyi dinlemeleri ve kanıtları
           Nemrud’un ve toplanan kitlenin/halkın huzurunda “…Ey İb-                      daha  iyi  benimsemeleri  için  görünüşte  onlara  inanıyormuş
                                                                                                  325
                                                   320                                   gibi yaptı.
           rahim! Tanrılarımıza bu işi sen mi yaptın?”  diyerek Hz. İb-
           rahim’i sorgulamaya başladılar. O da zaten halkın kendisine                   Hz. İbrahim en zor zamanlarda, kendisinin ölümle tehdit edil-
           böyle bir soru sormasını istiyor veya onlardan böyle bir soru                 diği anlarda bile kavminin batıl inançlar peşinde koştuğunu,
           geleceğini  bekliyordu.  Onlara;  “Belki  de  bu  işi  şu  büyükleri          hâlâ kendilerine bir yararı ve zararı dokunmayan kendi elle-
                                                             321
           yapmıştır. Hadi onlara sorun; eğer konuşuyorlarsa! …”   ifa-                  riyle yaptıkları putlara taptığını onlara anlatmak istemiştir.
                                                     322
           desiyle kırmadığı büyük putu işaret etmiştir.  Hz. Peygam-                    Hz. İbrahim’in bu dik duruşu ve hikmet dolu açıklaması top-
           ber’in “Şüphesiz kinayeli konuşmada yalandan sakınma ve ko-
                        323                                                              lananların kafalarını karıştırmış, bir an onu doğrulamak ve
           runma vardır.”  hadisi gereğince aslında bu kinayeli ve alaycı
                                                                                         kendi  inandıkları  değerlerden  uzaklaşmak  suretiyle  onun
           anlatımdan Hz. İbrahim’in putları kırdığı kanaatine ulaşmak
                                                                                                                                  326
                                                                                         söylediklerini kabul edecek hâle getirmiştir. Onlar hataları-
           mümkün olmuştur. Fakat Hz. İbrahim, bu açıklamasıyla putlar
                                                                                         nı anlamış, günahlarını itiraf ve ikrar etmiş, ona verecek bir
           her ne kadar kendilerini kıranı engelleyecek veya onu ihbar
                                                                                         cevapları kalmamıştır. Onlar bu durum karşısında hayal kı-
           edecek durumda değilse de kinayeli bir şekilde parçalayıp bu                  rıklığına uğramış, çok pişman ve perişan olmuş, kendilerini
           hâle getirenin adını verebilir anlamında: “Onlara sorun. Eğer
                                                                                         zalim olmakla suçlamıştır.
           konuşurlarsa!” demiştir. Böylece Nemrud başta olmak üzere
           putların tanrı olduğuna inanan herkesin çok cahil olduğunu,                   Bu ayeti kerimede geçen “Zalimler sizlersiniz! Sizler.”  ifadesi,
           kendilerine zarar verilmesini engelleyemeyen şeylere taptık-                  putların korumasız ve savunmasız bırakılmaları sonucu kırıl-
           larını, üstelik bu sözde tanrıların, kıranın adını dahi söyleye-              ması dolayısıyla Hz. İbrahim’in kavminin birbirlerini suçla-
           mediklerini anlatmak istemiştir. Böylece Hz. İbrahim putların                 maları şeklinde de anlaşılmıştır. 327
           kendilerine zarar verecek bir kabiliyette olmadığını söyleye-                 Hz. İbrahim’in kavmi böylece doğru yolu tam bulmuşken bu
           rek dolaylı bir şekilde onları kırdığını da itiraf etmiştir.                  durum fazla uzun sürmemiş, muhtemelen “mahalle baskısı”

           Böylesine ikna gücü yüksek bir uygulama ile Hz. İbrahim on-                   veya  kral  korkusu  dolayısıyla  eski  hâllerine,  cahilliklerine
                                                                                                               328
           lara doğruyu gösterip maksadına ulaşınca, topluluk cahillik-                  tekrar geri dönmüştür.  Bu sefer kendilerinin ve putlarının
           lerinin farkına vararak konuya daha farklı bakmaya başladı.                   masum, inançlarının meşru ve makul olduğunu ispat için kar-
           “Bunun üzerine kendi vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine)                   şı taarruza geçerek kızgınlık ve tepkiyle:  “Sonra tekrar eski
                                                                                                                               329
                                                                                         inanç ve tartışmalarına döndüler: Bunların konuşmadıklarını


                                                                                         324  Enbiya, 21/64.
           319  İbn Kesir, Kısas, s. 1/124.                                              325  Maturîdî, s. 9/388.
           320  Enbiya, 21/62.                                                           326  Enbiya, 21/64; Ebussuud, s. 6/50.
           321  Enbiya, 21/63.                                                           327  Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali, s. 326.
           322  Ebussuud, s. 6/47.                                                       328  Razi, Tefsir, s. 16/168-169; Vani, s. 120.
           323  İbn Kesir, Tefsir, s. 12/6808.                                           329  Mahmud, s.  126.
   107   108   109   110   111   112   113   114   115   116   117