Page 114 - Hz_ibrahim
P. 114
112 Prof. Dr. Mustafa ERDEM Hz. İBRAHİM 113
330
sen de pekâlâ biliyorsun.” dediler.” Hz. İbrahim’in de asıl ama-
cı onlara bunu itiraf ettirmektir. Bu ifade şekli onların kendi
NEMRUD’UN TANRILIK İDDİASI
tanrılarının âcizliğini bildiklerinin itirafı niteliği taşımakta-
dır. Yaşanan olaylar ve uygulanan yöntem, Hz. İbrahim’e, on-
İnsanlar dünya hayatında çeşitli şekillerde sınanmaktadır.
ların inançlarının ne kadar anlamsız ve saçma olduğunu gös-
Bunların bir kısmı fiziki/maddi alanda olduğu gibi bir kısmı
331
terme ve yüzlerine vurma fırsatı vermektedir. Hz. İbrahim, da manevi alanda olmaktadır. Kur’an-ı Kerim’de: “Ant olsun ki
kavminin kendisini doğrular şekilde davranmasından sonra sizi biraz korku ve açlık; mallardan, canlardan ve ürünlerden
eski alışkanlık, inanış ve cahilliklerine geri dönmesine çok biraz azaltma ile deneriz…” buyrularak sınanma şekillerinin
335
üzülerek, artık onlara ibret ve hikmetin kâr etmediğini, yapı- bazılarına dikkat çekilmiştir. Bunların dışında mallarıyla, ev-
lacak bir şeyin kalmadığını hissetmiştir. Hz. İbrahim, “Sizi ve latlarıyla, sahip olduğu maddi imkânlarla denenenlere de çe-
yapmakta olduklarınızı Allah yarattığı hâlde yonttuğunuz şey- şitli vesilelerle temas edilmiştir. Her bir imtihan şeklinin ken-
332
lere mi ibadet edersiniz?...” ifadesiyle onların aymazlıkları- di içinde zor ve ağır tarafları vardır. Bunlar arasında inançla
nı yüzlerine haykırmıştır. Artık inandıklarının, yaptıklarının bağlantılı devlet malı ve otoritesinin kullanımıyla ilgili olanlar
yanlış ve batıl olduğu hususunda onları uyarmaktan, yapma- hakkında Kur’an-ı Kerim, başta firavunlar olmak üzere çeşitli
ları gerekenleri hatırlatmaktan usanmış, hikmetli sözün bir şahıs ve kavim isimlerinden örneklemeler yapmıştır.
anlamı kalmadığını, nasihatin, merhametin işe yaramadığını Tarih boyunca dine ve Cenab-ı Allah’ın kulluk davetine en çok
görerek onları Allah’a havale etmiştir:” “… Allah’ı bırakıp uzak duran, muhalefet ve isyan edenler servet ve iktidar sa-
333
da size hiçbir fayda ve zarar vermeyen bir şeye hâlâ tapacak hipleri olmuştur. Bunlar, ellerindeki imkân ve gücün asıl sahi-
mısınız? Size de, Allah’ı bırakıp tapmakta olduğunuz şeylere de bini ve kaynağını unutmuş, kendilerinin her şeyi yapabilecek-
334
yuh olsun! Siz akıllanmaz mısınız?” demiştir. lerine inanarak Cenab-ı Allah’ı âdeta devre dışı bırakmıştır.
Oysa servet ve iktidar Davud (as) ve Süleyman (as) gibi salih
kullarda Allah’a şükür ve O’nun kullarına hizmet vesilesi ol-
muş, Nemrud ve firavunlarda Allah’a isyan ve O’nun kulları-
na zulüm şekline dönmüştür. Nitekim çeşitli zamanlarda ve
coğrafyalarda iktidar gücünü elinde bulunduranların, inanç
zafiyetinin bir ürünü olarak, güç sarhoşluğu/zehirlemesi ve
bölgesel kültürün de tetiklemesiyle daha da ileri giderek, Al-
lah’ın yaptıklarını, kendilerinin yapabileceklerine hatta tan-
rılık iddiasında bulunduklarına veya kendilerini Tanrı gibi
muktedir gördüklerine şahit olunmuştur. Kur’an-ı Kerim’in
330 Enbiya, 21/65.
331 Kur’an Yolu, s. 3/687. verdiği habere göre bunun en somut örneklerinden birisi
332 Saffat, 37/95/96. olarak firavun gösterilmiştir. Nitekim Hz. Musa onu Allah’a
333 Ebussuud, s. 6/51.
334 Enbiya, 21/65-66. 335 Bakara, 2/155.