Page 496 - hz_musa
P. 496

Hz. MUSA  495



           özgüvenine sahip birisi için bu ilim yolculuğunun oldukça zor
           geçeceğini hatırlatır. 1883
           Hz. Musa, bilmediklerini öğrenme konusundaki gayretinin ve
           samimiyetinin  bir  sonucu  olarak,  Hızır’ın  sahip  olduğu  bil-
           giden  yararlanmayı  çok  istediği  için;  “Allah’ın  izniyle  benim
           sabırlı bir kişi olduğumu göreceksin, ben senin yaptığın hiçbir
           şeye karşı çıkmayacağım.’ dedi.” 1884  Bunun üzerine Hızır: “Eğer
           benimle geleceksen, ben yaptığım işin mahiyetini sana anlat-
           madıkça bana hiçbir şey sorma.’ dedi.” 1885
           Müfessirler, “rahmet” kelimesiyle nübüvvet ve vahyin, “ilm-i

           ledünni” ile gayba ve sırra ait bilgilerin kastedildiğini söyle-
           miştir. Bu ilim Cenab-ı Allah tarafından olağanüstü ve sıra dışı
           yollarla öğretildiği için İslami literatürde, ayeti kerimenin laf-
           zından hareketle “ledünni ilim” denilmiştir.   Hz. Musa şeriat
           sahibi ve kelimullah olduğu için bazıları Hızır’da bulunanla-
           rın daha mükemmelinin zaten onda bulunduğunu belirterek
           onun  ilimdeki  yüksek  konumuna  işaret  etmiştir. 1886   İlmi  le-
           dunniye gelince bunu sufiler, veren tarafa bağlı mükaşefe ilmi
           olduğu belirtilmiştir ki, bu anlamda Hz. Musa’da olmayan ama
           Hızır’da bulunanın bu olduğu söylenmiştir. 1887

           Hz. Musa, buluştuğu bu kişide var olan ilimden yararlanmak
           ister. Hızır ona, din ve devlet işlerini gerektiği gibi ve başarılı
           bir şekilde uyguladığını, mazlumların hakkını ve intikamını
           zalimlerden aldığını, devlet, memleket ve aile siyasetinde çok
           yetenekli olduğunu, fakat gerçek yüzünü bilmediği bazı şey-
           ler bulunduğunu, bunu bilmenin zor ve sabır gerektirdiğini,
           dolayısıyla sabredemeyeceğini anlatır.  Kendisine bazı sırla-
           rın  verildiğini,  ona  bu  türden  bilgilerin  vahiy  edilmediğini

           1883   Razî, Tefsir, s. 15/225-226.
           1884   Kehf, 18/69.
           1885   Kehf, 18/70.
           1886   Vanî, s. 411.
           1887   Razî, Tefsir, s. 15/222; Vanî, s. 411-412.
   491   492   493   494   495   496   497   498   499   500   501