Page 501 - hz_musa
P. 501
500 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
Yol yorgunluğu ve açlık sebebiyle zor durumda kalan Hz. Musa
ve Hızır, ihtiyaçlarını gidermek adına köylülerden hiçbir destek
alamamışlardı. O köy ahalisinin dinine göre onları yedirmeleri
zorunluluk idi. Fakat Hz. Musa, karşılaştıkları bu olumsuz man-
zara karşısında tepki göstermenin faydasız olduğunu ve onlara
göz yummanın daha iyi olacağını bilmiyordu. Hz. Musa, Hızır
duvarı düzeltince içinde bulundukları şartların olumsuzluğu
ve onun yapmış olduğu iyilik sebebiyle onlardan ihtiyaçlarını
giderecek bir karşılık almasını beklemiş ve beklentisi boşa çı-
kınca da ona yanlış bir iş yaptın deme yerine, “İsteseydin buna
bir karşılık bir ücret alabilirdin.” demiştir. 1915 Bunun üzerine Hı-
zır, “Artık ayrılma vaktimiz gelmiş bulunuyor. Ancak katlanama-
yıp müdahale ettiğin o işlerin iç yüzünü sana açıklayacağım.” 1916
diyerek hem Hz. Musa’nın eğitimine hem de yolculuklarına son
vermiş, yaptığı işlerin sıradan ve kendi isteğiyle olmadığını, Hz.
Musa’nın bilmesi mümkün olmayan bir takım hayır ve yararları
gözeterek böyle bir uygulama içine girdiğini bildirmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de Hazreti Musa ve hızır kıssası anlatılırken üç
ayrı ifade şehri dikkati çekmektedir. Gemiye zarar verilmesi
olayında “Gemiye biraz hasar vermek istedim” şeklinde birey-
sel bir sorumluluk öne çıkmıştır. Çocuğun öldürülmesinde; “Bu
çocuğun ileride ona babasının küfür ve isyana sürüklenmesin-
den endişe ettik.” Burada ise Hızır’ın yaptığı işi kendi isteğiyle
olmadığını belirtirken çoğul ifade kullanılmıştır. Duvarın düzel-
tilmesi olayında ise; “Rabbin onların ergenlik çağına gelmeleri-
ni bir lutüf olarak bu defineyi (zamanı geldiğinde) bulup çıkar-
malarını diledi. Burada ise Cenabı Allah’ın emrine uyma söz ko-
nusudur. Ayetlerin sonunda ise, “Dolayısıyla bütün bunları ben,
kendiliğimden yapmış değilim. İşte senin katlanamadığı işlerin
iç yönü bunlardır.” buyurulmaktadır. Bu kıssada Cenab-ı Allah
Hz. Musa’ya dolaylı bir bilgilendirme yöntemi uygulanmış ve
bu konuda “Bilge Kişi” olarak nitelenen Hızır kullanılmıştır. 1917
1915 Kuşeyri, s. 3-4/1151
1916 Kehf, 18/78.
1917 Bkz. Kehf, 18/79-82.