Page 506 - hz_musa
P. 506

Hz. MUSA  505



           Hızır ise, Allah’ın kendi katından lütfettiği ilimle donatılmış
           bir bilgedir. Cenab-ı Allah ona işlerin iç yüzünü öğretmiş, onu
           bazı sırlara vakıf kılmıştır. İşlerin iç yüzünü bilmek, sırlara va-
           kıf olmak, insanın görünürdekine karşı çıkmasını mubah kı-
           lar. Bu sebeple Hızır’ın bu meselelerdeki ilmî mertebesi, Mu-
           sa’nınkinden daha yüksektir. Nefsi kuvvetli, kişiliği güçlü, saf,
           net ve aydınlık dolu olan kimse, işlerin iç yüzünü bilir.

           Ayeti  kerimelerden  anlaşıldığı  kadarıyla  Hızır’ın  yaptıkları
           şeylerde basit zararla büyük zarar karşı karşıya gelerek çatış-
           maktadır. Hızır, “iki zarar bir araya gelirse ehven olanı seçmek

           lazımdır.” kuralından hareketle, büyük zararı savmak için kü-
           çüğünü göze alan bir iş yapmış gibi görünmektedir. Bunu ona
           öğreten, her şeyi bilen ve her şeyden haberdar eden Âlemlerin
           Rabbidir ve dilediğine lütfunu ihsan eder. 1935
           Hızır ile Hz. Musa arasındaki manevi eğitim sona erince: “Ni-
           hayet bilge kişi şöyle dedi: ‘Artık ayrılma vaktimiz gelmiş bu-
           lunuyor…” 1936  deyince Hz. Musa buna çok üzülmüş ve “Ey Al-
           lah’ın peygamberi! Bana bir nasihatte bulun.” demiştir. Bunun
           üzerine o şu tavsiyelerde bulundu:

           “Asık suratlı olma, güler yüzlü ol.
           İnsanlara zararlı olma, faydalı ol.
           Kin gütmekten vazgeç.
           İhtiyacın dışında bir yere gitme.
           Tuhaf olmayan şeye gülme.
           Yanlış yapanları, yaptıkları yanlıştan dolayı ayıplama.
           Ey İmran oğlu! Kendi yaptığın yanlışlar için ağla. 1937







           1935   Bkz. Vehbi, s. 8/3159; Hicabi, s. 3/496-497.
           1936   Kehf, 18/78.
           1937   Firuzabadi, s. 6/77; Mutavi’. S. 129.; eş-Şihava, s. 181
   501   502   503   504   505   506   507   508   509   510   511