Page 284 - hz_musa
P. 284
Hz. MUSA 283
‘mufassalât’ açık seçik, yani ayrı ayrı birbirinden sonra diğeri
anlamındadır.” şeklinde nakletmiştir. 1048
İbn Kesîr, bu konuyla bağlantılı olarak Muhammed b. İshak’tan
şunları aktarmaktadır: “Allah düşmanı Firavun, sihirbazlar
iman ettiğinde mağlup ve kin dolu bir halde döndü. Sonra küfür
üzere kalmada, kötülüğü devam ettirmede diretti. Allah Teâla
onun üzerine peş peşe mucizeler gönderdi. Onu kıtlık seneleriy-
le tutup sıktı. Üzerine tufanı, sonra çekirgeyi, sonra haşeratı,
sonra kurbağaları, sonra da kanı gönderdi.” Dolayısıyla bu fe-
laketlerin biri bittikten sonra ayrı ayrı diğerlerinin onu takip
ettiklerini vurgulamıştır. 1049
Zemahşerî “mufassalât” kavramıyla alakalı olarak şu değer-
lendirmeyi yapmaktadır: Mufassalât, “Akıl sahibi hiç kimsenin;
bunların Allah’ın mucizesi olduğunda, başkasının bunlara güç
yetiremeyeceğinde, bunların kendileri için bir ibret ve yine kü-
fürleri sebebiyle kendilerinden alınan bir intikam olduğunda
kafa karışıklığı yaşamayacağı açıklıkta; ayan beyan.” demek-
tir. Ya da mufassalât, aralarında fasıla bulunan mucizeler an-
lamına gelir ki, bu zaman aralıklarında durumları denenmiş;
ne yaptıklarına yani verdikleri sözde durup durmadıklarına
bakılmış; böylece aleyhlerindeki delil kesin ve bağlayıcı hale
gelmiştir. 1050 O, bu açıklamasıyla birbirinden çok farklı gibi gö-
rünün iki ayrı görüşü bir bütün haline getirmeye çalışmıştır.
Hz. Musa’nın Mısırlı sihirbazlarla karşılaşması ve onların
Müslüman olmasıyla sonuçlanan olaydan sonra o, Mısırlılar
arasında yirmi sene kalmıştır. 1051 Rivayete göre onlara beyaz
el, asa ve meyve ile ekinlerin azalması mucizelerini göstermiş,
sonra da “Ya Rabbi! Senin bu kulun bölgede tam bir hâkimiyet
kurmuş durumda. Ona öyle bir ceza ver ki ona ve kavmine yö-
nelik bir intikam; benim kavmim için bir öğüt, benden sonraki-
1048 Maturidi, s. 6/46.
1049 İbn Kesîr, Tefsir, s. 6/3071.
1050 Zemahşerî, s. 2/956.
1051 Ebussuud, s. 3/537.