Page 246 - hz_musa
P. 246
Hz. MUSA 245
914
dini tanrı olarak görmüş, tebaasının tapınmasını istemiştir.
Geleneksel putperestlik inancında, putlara tapanların gerçek-
te Allah’ı tanıdıkları, fakat putları insanları O’na yaklaştırmak
için ortak ve aracı edinildikleri düşünülürse Firavun’un kendi-
sini ne şekilde konumlandırdığı ayrı bir husustur. Firavun’un
da tapındığı putları olduğunu iddia eden bazı yorumculardan
farklı düşünenler, “Ben sizin yüce Rabb’inizim” dediğini ileri
sürerek onun putlara tapmış olmasının mümkün olmadığını,
ancak kavmi için putlar yaptırmış olabileceğini belirtmişler-
dir. Fakat Kur’an-ı Kerim’de geçen “Kavminin ileri gelenleri
915
Firavun’a, ‘Musa’yı ve kavmini yeryüzünde bozgunculuk çıkar-
sınlar, seni ve senin tanrılarını terk etsinler diye mi serbest bı-
916
rakacaksın?” ifadesi, onun kendisi dışında bazı varlıklara da
917
tanrı olarak inandığına işaret etmektedir.
Gerek ayeti kerimelerden gerekse müfessirlerin yorumla-
rından kendini tanrı gibi gören birinin, Hz. Musa’nın ortaya
koyduğu olağanüstülükler karşısında sanki onun haline bile
gıpta edip özendiği veya onun gibi peygamberlik beklentisi
içerisinde olduğu, Hz. Musa’nın peygamber olarak gönderil-
mesinden rahatsızlık duyduğu kanaati oluşmaktadır. Bu ayeti
kerimelere göre o, sahip olduğu imkânlar sebebiyle kendisini
peygamberliğe Hz. Musa’dan daha layık konumda görmekte-
dir. Zaman zaman Firavun, halkına birtakım ihsanlarda bulu-
nan bir kimse olarak görünmekte, zaman zaman da Hz. Mu-
sa’yı peygamber olarak görevlendiren Allah’ın ona böyle bir
nimet vermediğinden rahatsızlık duymakta, “Mısır’ın mülkiye-
ti benim değil mi? Şu ırmaklar ayaklarımın altından akmıyor
mu? Bunları görmüyor musunuz?” diyerek kendini Allah ile
mukayese etmektedir. 918
914 Naziat, 79/23; Zemahşerî, s. 6/52.
915 Maturidi, s. 6/37.
916 Araf, 7/127.
917 Mevdudî, s. 4/183.
918 Harun Reşid’in bu ayeti kerimeyi okuduğunda “And olsun, orayı köleleri-
min en hakirine vereceğim!” dediği ve İbrikçisi Hasib b. Humeyd’i buraya
vali olarak tayin ettiği nakledilmektedir. (Zemahşerî, 6/52.)