Page 250 - hz_musa
P. 250
Hz. MUSA 249
Firavun’a hem de kendi kavminden olanlara işledikleri veya
işleyecekleri amellerle ilgili olarak ölümü ve ötesini, ahireti
hatırlatmıştır.
Firavun’un hanedanından Hz. Musa’nın haklılığına ve ma-
sumiyetine inanan biri, onun geçmişteki uygulamalarının
benzerleriyle Hz. Musa ve yanındakileri tehdit etmesine da-
yanamayarak tepki göstermiştir. Yukarıda başka bir konuyla
bağlantılı olarak nakledilen bu husus Kur’an-ı Kerim’de şöy-
le dile getirilmektedir: “Firavun hanedanından, inandığı hal-
de o güne kadar inancını gizleyen birisi şöyle dedi: ‘Bir adamı,
‘Rabbim Allah dediği için mi öldüreceksiniz? Hâlbuki o size,
Rabbinizden apaçık mucizeler getirmiş bulunuyor. Eğer yalan
söylüyorsa, yalanının cezasını çeker. Fakat doğru söylüyorsa,
sizi tehdit ettiği azabın bir kısmı başınıza gelip çatar. (Onu öl-
dürmenize gerek yok. Eğer Musa yalancıysa) iyi bilin ki, Allah
taşkınlık edenleri ve yalancıları asla emeline ulaştırmaz. Ey
kavmim! Bugün ülkede hükümranlık sizin elinizde, güçlü olan
sizsiniz. Şayet (onun sözünü ettiği azap) başımıza gelirse, Al-
lah’ın azabına karşı, söyleyin bize kim yardım edecek.’ Firavun
dedi ki: ‘Ben size sadece kendi görüşümü söylüyorum ve (bilirsi-
niz ki) ben sizi doğru yoldan başka bir yola sevk etmem.’ O mü-
min kişi şöyle devam etti: ‘Ey kavmim! Ben daha önceki pek çok
halkın başına gelen felaket gibi bir felaketin sizin başınıza da
gelmesinden korkuyorum. Nuh, Ad, Semud ve onlardan sonra
gelen kavimlerin başlarına geldiği gibi. Aslında Allah kullarına
zulmetmeyi hiç istemez. Ey kavmim! Ben, herkesin feryat figan
edeceği kıyamet gününde başınıza geleceklerden korkuyorum.
O gün arkanızı dönüp kaçmaya çalışacaksınız. Fakat bilin ki,
sizi Allah’ın azabından hiç kimse kurtaramayacak, (azgınlığı
sebebiyle) Allah’ın şaşırttığı kişiye de doğru yolu gösterecek
kimse olmayacaktır. Bundan önce Yusuf da size apaçık deliller-
le gelmişti. Fakat onun getirdiği deliler konusunda da şüpheye
düşmüştünüz. O ölünce de ‘Allah artık ondan sonra asla bir elçi
göndermeyecektir.’ demiştiniz. (Böyle diyerek sonra gelen pey-