Page 245 - hz_musa
P. 245

244  Prof. Dr. Mustafa ERDEM


           şeklinde  değerlendirmiştir:  “Lanetli  Firavun  bu  sözleri,  Hz.
           Musa’nın peygamberlik iddiasına karşılık olarak kavminin ve
           halkının kafasını bulandırmak için söylemişti. Yani Allah eğer
           bir elçi gönderecek olsa, buna en layık olan ve Musa’dan önce
           hak eden benim. Çünkü gördüğünüz gibi Allah Mısır diyarının
           mülkiyetini bana verdi, ayaklarımın altından da ırmaklar akıp
           duruyor. Musa ise bunlardan hiçbirine sahip değildir. Dolayı-
           sıyla peygamberlik Musa’dan önce benim hakkımdır, ona ben
           daha layık biriyim. ‘Ben bu değersiz adamdan daha iyi değil
           miyim?’ Yani o zayıftır. Malı mülkü, ordusu, halkı yoktur.  Nere-
           deyse kendini ispatlayacak kanıtları da yoktur. (O peygamber
           ise) kendisine altın bilezikler indirilse ya!  Yani bana indirildiği
           gibi, yani bana verilen mal ve altın gibi bir servet ona da verilse
           ya! Yahut şöyle söylemişti: İnsan birini kendine elçi seçerse, ona
           çeşitli iyilikler, güzellikler verir, bol bol mal verir, kendisine bun-
           lardan verilmeyen kişi de elçi değildir. Şöyle demiş de olabilir:
           iddia ettiği gibi eğer o Allah’ın elçisi ise benim halkıma ve ordu-
           ma verdiğim gibi mutlaka Allah ona da altın bilezikler verirdi.
           Lanetli Firavun, bu tür sözlerle Musa’nın peygamberlik davası
                                                              912
           konusunda  kavminin  aklını  bulandırmaya  çalışıyordu.”   Ze-
           mahşerî de “Firavun kendisini hükümdarlık ve güç ile niteleyip,
           Musa (a.s.) ile kıyaslayarak onu zaaf içinde ve desteksiz olmak-
           la niteleyince; eğer doğru söylüyorsa Rabbi onu hükümdar ve
           lider yapsaydı, ona bilezik taksaydı, meleklerden yardımcı ve
           destekçiler verseydi ya!” ifadeleriyle Maturidi’ye katılmıştır. 913

           Kur’an-ı Kerim’de Firavun ile Musa arasında geçen tartışma-
           lar, pek çok ayeti kerimede farklı yönleriyle ele alınmaktadır.
           Bu çerçevede her zaman Hz. Musa’nın Allah’ın elçisi olduğu
           vurgulanmış, Firavun’un ise bunu reddettiği, ona iman etme-
           diği üzerinde durulmuştur. Firavun sahip olduğu imkânlara
           dayanarak ve geleneksel kültürün de etkisiyle her zaman ken-
           912   Maturidi, s. 13/278.
           913   Zemahşerî, s. 6/54.
   240   241   242   243   244   245   246   247   248   249   250