Page 55 - Hz_ibrahim
P. 55

52  Prof. Dr. Mustafa ERDEM                               Hz. İBRAHİM  53



 idrak ederek kavramıştır. Sonuç olarak o, tanrılık gerçeğinin   yanlışlığına dikkat çekilmek istenmiş,  bu uygulamalarla Hz.
 duygu ve idrakte yer eden şeklinin, fıtratta ve vicdanın derin-  İbrahim başkalarına örnek olarak tanıtılmış, dolayısıyla yaşa-
 liklerinde yer alan şeklinden hiç de ayrı olmadığını görmüş   nan olay günah boyutundan masum bir davranış biçimi ola-
 ve göstermiştir.   rak kabul edilmiştir.

 O, bu tecrübesinin sonucu olarak bölgede yaşayan insanlar-  Kur’an-ı  Kerim’de  Hz.  İbrahim  aracılığıyla  ortaya  konulan
 dan birisi gibi her gördüğü yerde ve şeyde Allah’ın kudreti-  bütün  konular,  aslında  insanlığın  merak  ettiği,  akıl  yürüt-
 ni  aramaya  başlamış,  kendisinden  üstün  ve  güçlü  gördüğü   mek durumunda olduğu veya tartıştığı hususlardır. Cenab-ı
 şeylere Tanrı olabileceği ihtimaliyle yönelmiştir. Kur’an-ı Ke-  Allah, insanlığa kendini ve kudretini tanıtma ve onları bilgi-
 rim bu hususu şu şekilde haber vermektedir: “Üzerine gece   lendirme konusunda peygamberlerin bazı özelliklerine dik-
 basınca (İbrahim) bir yıldız gördü; ‘Budur Rabb’im.’ dedi. Yıl-  kat  çekilmiştir.  Bunlardan,  çeşitli  vasıfları  öne  çıkartılarak
 dız batınca: ’Batanları sevmem.’ dedi. Ay’ı doğarken görünce:   örnek gösterilenlerden birisi de Hz. İbrahim’dir. O, özellikle
 ‘Budur Rabb’im’ dedi. O da batınca: ‘Rabb’im bana doğru yolu   akli  delilleri  insanlığın  yararına  kullanarak,  onların  günah
 göstermeseydi, elbette sapan topluluktan olurdum.’ dedi. Güne-  batağından kurtulmaları ve doğru yolu bulmaları için büyük
 şi doğarken görünce: ‘Budur Rabb’im, bu daha büyük.’ dedi. (O   çabalar sarf etmiştir. Hz. İbrahim’in şahsında bizzat onun tat-
 da) batınca dedi ki: ‘Ey kavmim, ben sizin (Allah’a ) ortak koş-  min ve hidayete ermesi için uygulandığı hissi veren bu yıldız,
 tuğunuz şeylerden uzağım.’ ‘Ben yüzümü tamamen, gökleri ve   ay  ve  güneş  tecrübesinde,  Allah’ın  insanlığı  bilgilendirmek
 yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben O’(na) ortak koşan-  amacıyla  böyle  bir  metot  kullanmış  olması  muhtemeldir.
 lardan değilim!”  113  Hz. İbrahim bu şekilde manevi olgunluğa   Zira Allah, peygamberlerini, inanılması ve yapılması gereken
 eriştikten sora Cenab-ı Allah ona “Müslüman ol.” demiş. O da   hususları insanlara tebliğ için görevlendirmiş, insanların da

 “Âlemlerin Rabb’ine teslim oldum.” demiştir. 114  peygamberlere inanması ve onların tebliğ ettikleri hususları
             kabullenip uygulayabilmeleri için, onlara zaman ve şartlara
 Hz.  İbrahim’in  bu  anlatılan  olaylarda  kullandığı  dilin  onu
             uygun olarak bazı mucizeler göstermelerini sağlamıştır. Taşı-
 küfre götürüp götürmediği, onun şirke bulaşıp bulaşmadığı
             dığı ortak sıfatlar dolayısıyla peygamberlerin insanlara tebliğ
 bilim insanları arasında tartışılmıştır. Bazıları bu olayın Hz.
             ettikleri emir ve yasakları eleştirme veya sorgulama gibi bir
 İbrahim henüz çocukken yaşandığını bazıları da onun erişkin
             durumları asla söz konusu olmamıştır.
 olduğu bir dönemde gerçekliğini iddia etmişlerdir. Fahrettin
 er-Razi bu tür tartışmaların gereksizliğine işaret ederek ola-  Hz. İbrahim tevhit inancını, içinde yaşadığı topluma anlata-
 yın sonucuna bakmakta, bu olaydan sonra Cenab-ı Allah’ın   bilmek için çok çeşitli metotlar uygulamış veya Cenab-ı Allah
 onu  kötülemediğini  tam  aksine  övdüğünü,  yücelttiğini  ve   onun  şahsında  bütün  insanları  bu  yöntemlerle  düşünmeye
                         116
 ikna  olanlardan  olduğunu   115   belirtmiştir.  Bu  ayeti  kerime-  sevk etmiştir.  O, bir peygamber olarak diğer insanlardan
                                                                   117
 lerde sosyal bir tespit yapılmış ve mevcut inanç sisteminin   çok  daha  özel  ve  farklı  bilgilere  sahip  olmasına  rağmen
             muhatabı insanların neler düşünebileceği hususlarına açıklık
 113  En’am, 6/76-79.
 114  Bakara, 2/131.  116  Hadidi, s. 79.
 115  Fahruddin er-Razi, İsmetü’l-Enbiya, Kahire, 1986, s. 62.  117  Bakara, 2/124.
   50   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60