Page 333 - Hz_ibrahim
P. 333

330  Prof. Dr. Mustafa ERDEM                              Hz. İBRAHİM  331


 aralarında  hükmetmesi  için  Allah’ın  Kitap’ına  çağırılıyorlar   nıyan dosdoğru bir Müslüman idi; müşriklerden de değildi. İn-
 da, sonra içlerinden bir grup cayarak geri dönüyor. Onların bu   sanların İbrahim’e en yakın olanı, ona uyanlar, şu Peygamber
 tutumları: Bize ateş, sadece sayılı günlerde dokunacaktır, de-  (Muhammed) ve (ona) iman edenlerdir. Allah müminlerin dos-
 melerinin bir sonucudur. Onların vaktiyle uydurdukları şeyler   tudur.” 1094
 de dinleri hakkında kendilerini yanıltmıştır.” 1092
             Özellikle Hıristiyanlar, Mekke müşriklerinin kendilerini İbra-
 Kur’an-ı  Kerim’de  pek  çok  ayeti  kerimede  ısrarla  Hz.  İbra-  him’in dininin vârisleri ve onun inşa ettiği Kâbe’nin hizmet-
 him’in müşrik olmadığına dikkat çekilmektedir. 1093   Bu ayet-  çileri olarak gördüklerini dikkate alarak Araplar arasında Hı-
 ler esas alındığında Hamdi Yazır’ın da dikkat çektiği gibi Hz.   ristiyanlığı yayabilmek için “İşte bu da İbrahim’in dini.” diye
 İbrahim  kendi  yaşadığı  zamanda,  içinde  bulunduğu  toplu-  propaganda yapmış ve bu sebeple bazı Arap kabileleri ara-
 mun şirk bataklığına hiç bulaşmamış, hatta onlarla mücadele   sında  Hıristiyanlığı  yaymaya  çalışmıştır. 1095   Ayeti  kerimeler
 uğrunda pek çok ağır imtihanlara tabi tutulmuştur. Bunun ya-  Yahudi, Hıristiyan ve bölgede yaşayan müşrik Arapların Hz.
 nında, her birisi orijin olarak hak din olduğu hâlde, peygam-  İbrahim’in temsil ettiği dinî değerlerle bir ilişkilerinin olma-
 berlerinin vefatından sonra, pek çok beşeri unsurlar katılarak   dığı gerekçesiyle onun manevi mirasına ortak olamayacağını
 ilahilik vasfını kaybeden Yahudilik ve Hıristiyanlık gibi dinler   açık bir şekilde belirtmektedir.
 ve  onların  menbupları  aynı  zamanda  kaybolan  itibarlarını
             Bu ayeti kerimelerden hareket ederek İbn Kesir şu değerlen-
 yeniden sağlamak için Hz. İbrahim’in adını kullanmaktan çe-
             dirmeyi yapmaktadır: Yüce Allah,  Ehl-i kitaptan Yahudi ve
 kinmemişlerdir. Bir anlamda kendi batıl inançlarına onu kefil
             Hıristiyanların, Hz. İbrahim’in milletinden oldukları ve yolun-
 durumuna düşürmüşlerdir. Bu husus Kur’an-ı Kerim’de Al-i
             dan gittikleri iddiasını reddetmekte, onların cahilliklerini ve
 İmran suresinde geniş bir şekilde ele alınmaktadır:
             akıllarının kıtlığını açıklamaktadır. Böylece Allah onu diğer-
 “(Resulum) de ki: Ey Ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müşte-  lerinden temizlemektedir. Her şeyden önce Hz. İbrahim, esası
 rek olan bir söze geliniz: Allah’tan başkasına tapmayalım; O’na   batıldan hakka yöneliş olan hanif/tevhit dini üzerindedir ve
 hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimi-  bu durum Yahudiliğe, Hıristiyanlığa ve müşrikliğe muhaliftir.
 mizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar yüz çevirirlerse, işte o zaman:   1096  Dolayısıyla Hz. İbrahim’in yolundan gidenler ayeti keri-
 Şahit olunuz ki biz Müslümanlarız! deyiniz. Ey Ehl-i kitap! İb-  mede de gayet açık bir şekilde belirtildiği gibi, onun zamanın-
 rahim hakkında niçin çekişirsiniz? Hâlbuki Tevrat ve İncil, ke-  da onun dinine ve milletine tabi olanlar ile ondan sonra onun
 sinlikle ondan sonra indirildi. Siz hiç düşünmez misiniz? İşte   dini üzerinde olanlar, yani Hz. Muhammed ve onun dini üzere
 siz böyle kimselersiniz! Hadi hakkında bilgi sahibi olduğunuz   olan Müslümanlardır. 1097  İbn Kesir’in bu konuda şöyle bir de-
 konuda tartıştınız fakat bilgi sahibi olmadığınız konuda niçin   ğerlendirmesini de nakletmekte yarar bulunmaktadır: “Allah
 tartışıyorsunuz! Oysaki Allah, her şeyi bilir, siz ise bilmezsiniz.   Teâla; insanların ibadet etmeleri, kurban kesmeleri, kendisine
 İbrahim, ne Yahudi ne de Hıristiyan idi fakat o, Allah’ı bir ta-
             1094   Âl-i İmran, 64-68.
 1092   İbn Hişam, s. 2/144; Ebussuud, s, 48-49; Âl-i İmran, 3/23-24.  1095   Kur’an Yolu, s. 1/597.
             1096   İbn Kesir, Kısas, 1/156.
 1093   bk. Bakara, 2/135; Al-i İmran, 3/67, 95; En’am, 78, 79, 80, 161; Nahl,
 16/120, 123; Hac, 22/26.    1097   İbn Kesir, Kısas, 1/157.
   328   329   330   331   332   333   334   335   336   337   338