Page 83 - hz_musa
P. 83
82 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
dudî; “vekeze” kelimesinin orijinal anlamının tokat vurmak ve
yumruk atmak olduğunu, kendisinin ölüme sebebiyet vermesi
dolayısıyla buradaki ibareyi, “Musa bir yumruk attı.” şeklinde
tercüme ettiğini belirtmiştir. 263
Razî, Hz. Musa’nın Mısırlıyı hata ile öldürdüğünü belirtmek-
264
265
te ve onun bu eylemi bir zulüm olarak nitelenmektedir.
Zemahşerî ise; hiçbir peygamberin emir almadan hiçbir kişi-
yi öldürme hakkı olmadığı genel prensibinden hareketle, Hz.
Musa’nın kendine izin verilmeden kâfir olduğu halde bir Mı-
sırlıyı öldürmesini şeytan işi ve kendisine zulmetmek olarak
nitelendirdiğini söylemektedir. 266
Müfessirler, Hz. Musa’nın kayırdığı Yahudi’nin kâfir olup ol-
267
madığını tartışmışlardır. Onların büyük çoğunluğu “şiatihi”
kelimesini ırk, kabile, kavim, millet, taraftar anlamında kulla-
nırken Zemahşerî bunu din anlamında değerlendirmiş ve kav-
268
gacı İsraillinin Hz. Musa’nın dininden olduğunu belirtmiştir.
Hz. Musa’nın Medyen dönüşü peygamberlikle görevlendirildi-
ği düşünülürse henüz bu dönemde Risâlet’le görevlendirilme-
miş olduğunu kabul etmek zor değildir. Hz. Musa’nın kendi
ırkından olmayan birisiyle kavga eden Yahudi’ye dini hassa-
siyetle yardım etmesi onun Hz. İbrahim’den kalan Hanif dini
üzerine yaşayan birisi olduğunu akla getirebilir. Ancak Hz.
Musa’nın kendi kavmini Mısır’dan kurtardığı zaman ve sonra-
sında yaşanan olaylar esnasında onların bu inanca sahip oldu-
ğuna dair elimizde herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Zaten
ayeti kerimede de “Bu kavgacılardan birisi kendi halkından,
263 Mevdudî, s. 4/166-167.
264 Razı, Tefsir, s. 15/510; Mahmud, s. 233.
265 Kasas, 28/16; Havva, s. 10/487.
266 Zemahşerî, s. 5/26. Ayrıca bk. Ebussuud, s. 6/501.
267 Maturidi, s. 11/30; Razî, Tefsir, s. 17489-490; Vehbi, s. 10/4080. Ayrıca
Maturidi, 11/31. sayfadaki 34. dipnotta Semerkandî’den yapılan alıntılar-
da Hz. Musa’nın dini hassasiyetle Yahudi’ye yardım ettiği yönünde bazı
bilgiler bulunmaktadır ki, bu yukarda verdiğimiz bilgilere ve öğrendiği-
miz pişmanlık içeren gerekçelere uymamaktadır.
268 Zemahşerî, s. 5/26. Ayrıca bk. Ebussuud, s. 6/501.