Page 445 - hz_musa
P. 445

444  Prof. Dr. Mustafa ERDEM


           ve imandan sonra artık Rabbin çok bağışlayıcı ve çok merha-
           metlidir.” 1689  “Kendilerine o kadar mucize geldikten sonra bile,
           tuttular buzağıya taptılar. Biz yine de onları affettik…” 1690  “…
           Siz Musa aranızdan ayrılınca, tuttunuz buzağıyı tanrı edindi-
           niz. Böyle yapmakla siz Allah’a şirk koşuyordunuz. Bütün bun-
           lara rağmen şükredesiniz diye Biz yine de sizi affetmiştik.” 1691

           ayeti kerimeleri işledikleri şirk gibi büyük bir günaha rağmen
           Cenab-ı Allah’ın İsrailoğulları’nı bağışladığını haber vermek-
           tedir.  Kaynaklarda  her  ne  kadar  buzağıya  tapanlarla  ilgili
           cezalardan  bahsetse  de  İsrailoğulları’nın  toplu  bir  helakten
           kurtulduğu, affedildiği anlaşılmaktadır. 1692  Bu durumda onla-
           rın “nefislerinizi öldürün.” ifadesini yorumlayanların binlerce
           İsrailoğulları’ndan insanların öldürüldüğü şeklindeki yorum-
           larının  yeniden  değerlendirilmesi  gerektiği  ve  bu  beyanın
           nefsin terbiyesi şeklinde anlaşılmasının doğru olacağı yönün-
           deki yorumların daha gerçekçi olabileceği görüşünü destek-
           lemektedir.  Nitekim  yukarıda  mealini  naklettiğimiz  ayetin
           yorumunda İbn Kesîr, “Allah Teala; küfür, şirk, nifak veya isyan
           dahi olsa hangi günahtan olursa olsun kullarının tövbesini ka-
           bul buyuracağını kullarına haber vererek onları tövbeye irşat
           buyurmuştur.” ifadesini kullanmıştır. 1693

           İsrailoğulları  nefislerinin  arzusuna  uyarak  içine  düştükleri
           bataklıktan kurtulmak için bir arayış içine giriyorlar, sonra da
           bunun için Hz. Musa’dan yardım talebinde bulunuyorlar. İşle-
           dikleri günahlara tövbe etmeden önce maddi manevi temizlik
           için bazı eylemlerde bulunuyorlar. Daha sonra Cenab-ı Allah
           onların tövbelerini kabul edince tekrar eski hallerine dönü-
           yorlar. Bu çelişki onların karakteristik hallerinin tabii bir so-
           nucu olarak değerlendirilmelidir.

           1689   Araf, 7/153.
           1690   Nisa, 153.
           1691   Bakara, 2/51-52.
           1692   Meral, s. 137-139. Krş. Mısır’dan Çıkış, 32/1-35.
           1693   İbn Kesîr, Tefsir, s. 3089.
   440   441   442   443   444   445   446   447   448   449   450