Page 443 - hz_musa
P. 443
442 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
gelmiş ve onlara içine düştükleri bataklıktan kurtulma fırsatı
vermiştir: “Ancak (küfür ve isyan gibi) kötü işler yapanlar daha
sonra tövbe edip yürekten iman ederlerse, unutma ki, böyle bir
tövbe ve imandan sonra artık Rabbin çok bağışlayıcı ve çok
merhametlidir.” 1681
Muhtemeldir ki, bu uyarı, tehdit ve müjdelerden sonra İsra-
iloğulları akıllarını başlarına toplamış ve yaptıkları işlerden
pişmanlık duymuşlardır. Bu ayeti kerimelerden İsrailoğulla-
rı’nın öldürülmedikleri, bir daha böyle bir günaha girmeden
bağışlanma için tövbe etmelerinin tavsiye edilmiş olduğu
anlaşılmaktadır. Onlar, Hz. Âdem ve Hz. Havva’nın cennetten
çıkarıldıkları zaman hissettikleri pişmanlığın benzeri olarak:
“Ne zaman ki, (buzağıya tapınmakla) doğru yoldan çıktıkları-
nı anladılar, ellerini dizlerine vurarak, ‘(Eyvah biz ne yaptık)
Rabbimiz eğer bize acımaz ve bizi bağışlamazsa mutlaka hüs-
rana uğrayanlardan oluruz.’ diyerek pişmanlıklarını dile getir-
diler.” 1682
İsrailoğulları arasında tevhit inancının yerleşmesi zaman al-
mıştır. Hz. Musa ve Hz. Harun’un İsrailoğullarına elçi olarak
gönderilmesi, onların asırlarca içinde yaşadıkları somut tanrı
tasavvurunu bir anda değiştirmeye yetmemiştir. Nitekim on-
lar Mısır’dan çıkışın hemen akabinde puta tapan bir kavme
rastlamışlar ve Hz. Musa’dan kendileri için put yapmasını iste-
mişlerdir. Kızıldeniz olayının sonrasında Cenab-ı Allah’ın ken-
dilerine apaçık yardım ettiğini bildikleri ve uygulamalı olarak
gördükleri halde, onların böyle bir talepte bulunmaları Hz.
Musa’yı hem üzmüş hem de kızdırmıştır. Üstelik bir peygam-
ber olarak bildikleri Hz. Musa aralarında olmasına rağmen
onların puta tapmaya yönelmeleri Mısır’daki yerel kültür ve
inancın tesirinden hemen kurtulamadıklarını göstermektedir.
Samiri’nin buzağı heykelini yaptığında da toplumsal bir dire-
nişle karşılaşmaması, aksine ilgi ve talep görmesi bunun en
1681 Araf, 7/153.
1682 Araf, 7/149.