Page 399 - hz_musa
P. 399

398  Prof. Dr. Mustafa ERDEM



           Ayeti kerimeyi bu şekilde anlayanlar meali bu iddiayı doğru-
           lar şekilde vererek “…Bu sebeple Elçinin (Musa’nın) din anla-
           yışının bir bölümünü alıp attım. İçimden böyle yapmak geldi.
           (Bunu bana nefsim böyle hoş gösterdi.)” 1493  şeklinde Samiri’yi
           Cebrail ile değil Hz. Musa ile ilişkilendirmektedir.

           Mevdudî, bu konuda fikrini açıklarken selefin düşüncelerine
           katılarak şöyle demektedir: “Samiri, Elçiyi (Cebrail) geçerken
           gördü ve onun ayak izinden bir avuç toprak alıp altın buzağı-
           nın üzerine serpti. Bu, buzağıda hayat oluşmasına sebep oldu
           ve buzağı inek gibi böğürmeye başladı. Kur’an aslında, bu ola-
           yın gerçekten meydana geldiğini söylemez, sadece büyük günah
           nedeniyle Samiri’yi sorgulaması sırasında aldığı cevap içinde

           zikreder.” Mevdudî bu düşüncelerini kaydettikten sonra ken-
           disi gibi düşünmeyerek: “Ben elçide (Musa Peygamber) veya
           onun imanında, başkalarının görmedikleri bir zayıflık gördüm.
           Bu nedenle belli bir yere kadar onun ayak izlerini takip ettim.

           Fakat daha sonra onun yolunu terk ettim.” şeklinde değerlen-
           direnleri: “Bu yorum büyük bir ihtimalle ilk olarak Ebu Müslim
           İsfahani tarafından öne sürülmüştür. Daha sonra İmam Razî
           tefsirinde  buna  sadece  değinmekle  kalmamış,  aynı  zamanda
           bu  görüşü  kabul  etmiştir.  Bugün  de  Kur’an’ın  apaçık  anlam-
           ları yerine çok uzak yorumları kabul etme taraftarı olan bazı
           modernist tefsirciler de bu görüştedirler. Bu insanlar, Kur’an’ın
           bilinmez, muamma gibi karmakarışık bir dille değil, apaçık, sa-
           rih ve anlaşılır bir Arapça ile gönderildiğini unutmaktadırlar. O
           halde Kur’an, metnindeki sözleri onların verdiği anlamda kul-
           lanmış olamaz. Çünkü bu kelimelerin kullanılışı bu ilgisiz ve çok
           uzak yorumu destekler nitelikte değildir. Bu müfessirlerin asıl
           söylemek istedikleri şey, Allah’ın kendi sözlerini gereği gibi açık
           bir şekilde ifade edemediğidir. Bu nedenle onlar, ‘bilim’ adam-
           larının alayından kurtarmak için Allah’ın imdadına yetişmek
           istiyorlar. (Allah korusun)” ifadeleriyle ağır bir şekilde eleştir-

           1493   Taha, 20/96.
   394   395   396   397   398   399   400   401   402   403   404