Page 386 - hz_musa
P. 386
Hz. MUSA 385
tanıdıklarına şöyle der: ‘Sizin Allah’tan bir ihtiyacınız var mı?
O’na söyleyecek bir sözünüz var mı? Ben O’nunla konuşmaya
gidiyorum.’ Hz. Musa sözleşme yerine gelip hitabı duyduğunda
içinden düşünüp tasarladıklarını hatırlamadığı gibi, kavmince
kendisine emanet edilenleri veya kalbinde tuttuğu şeylerden
hiçbirini hatta hiçbir harfi hatırlamamış, o esnada kalbinde
baskın geleni söylemiş ve ‘Rabbim bana kendini göster. Sana
bakayım. demiştir.” 1439
Hz. Musa’nın Cenab-ı Allah’ı görme isteğinin arife günü oldu-
ğu belirtilmiştir. 1440 Sabunî, Kurtubi’den naklen Hz. Musa’nın
Cenab-ı Allah’ın kelamını işittikten sonra O’nun cemalini de
görmeyi arzuladığını ve O’na bakmak istediğini belirtmekte-
dir. 1441 Hz. Musa’nın peygamber olmasına rağmen zamandan,
mekândan ve cisim olmaktan münezzeh olan, Tuva vadisinde
ve Tur Dağı’nda kendisiyle doğrudan konuşan Yüce Allah’ın
dünya gözüyle görülemeyeceğini bilmesinden daha doğal bir
şey yoktur. Zira o, Cenab-ı Allah’ı, O’nun hakkında neyin müm-
kün neyin imkânsız olduğunu ve O’nun bazı duyu organlarıyla
idrak edilmekten münezzeh olduğunu en iyi bilen insandır.
Bazı müfessirler, bu gerçeklikten hareketle onun Cenab-ı Al-
lah’ın tecellisini görmek istediğine dikkat çekmiş; “Bana tecel-
li ederek beni Seni görebilir hale getir; böylece Sana bakayım
ve seni göreyim.” şeklinde yorumlamıştır. Buna göre “Kendini
bana göster.” ifadesi “Bana tecelli ederek, beni Seni görebilir,
algılayabilir kıl.” anlamında olduğu için, istenilen şeyin idra-
kin söz konusu olmadığı bir bakış değil, idraki içeren görme
olduğu anlaşılmış olmaktadır. Bu yüzden “Bana bakamazsın.”
yerine “Beni göremezsin.” denilmiştir. 1442 Ebussuud ise, bu ko-
nudaki bazı kelamî tartışmalara girdikten sonra Hz. Musa’nın
mümkün olması halinde Cenab-ı Allah’ın zatını görmek değil-
se onun tecellisini görmek ve O’na bakmak istediğini haber
1439 Kuşeyri, s. 1-2/582.
1440 Ebussuud, s. 3/546.
1441 Sabunî, 4. Fasikül, s. 40.
1442 Zemahşerî, s. 2/968.