Page 239 - hz_musa
P. 239

238  Prof. Dr. Mustafa ERDEM



           ğu mucizelerden sonra Hz. Musa’yı yakalama, hapsetme veya
           öldürme gibi eylemlere cesaret edemediği, içinde bulunduğu
           ruh  halini  halktan  saklamak  ve  güçlü  olduğunu  göstermek
           için durumu kurtarmak adına böyle söylemek zorunda kaldı-
           ğı fakat toplumun bu vaziyetten haberdar olmadığı için “Niçin
           Musa’yı salıverdin?” dedikleri iddia edilmiştir. 887

           Hz. Musa’nın doğumundan itibaren peygamber olarak görev-
           lendirildiği zamana kadar İsrailoğulları’nın erkek çocukları-
           nı öldürmekten vazgeçtiği belirtilen Firavun, gelişen olaylar
           sonrasında kendi saltanatına son verecek kişinin o olduğunu
           anlar fakat halkına hissettirmemeğe çalışır. Firavun, geçmiş-
           te yaptığı zulümleri devreye sokarak yeniden İsrailoğulları’nı
                                                888
           cezalandırmaya  başlayacağını  duyurur.   Onun  bu  tehditle-
           ri üzerine Hz. Musa’nın İsrailoğullarıyla ilgili söyledikleri ve
           kavminin ona verdiği cevap Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrul-
           maktadır:
           “Musa halkına, (Sakın korkmayın!) Allah’tan yardım isteyin ve
           sabırlı olun. Yeryüzü Allah’ındır, kullarından dilediklerini ona
           mirasçı yapar. Bilin ki, mutlu son, Allah’a yürekten inanıp, O’na
           karşı gelmekten sakınan, yardımı ancak O’dan isteyen ve sabre-
           den kimseler içindir.’ dedi. Halkı Musa’ya ‘Sen gelmeden önce de
           geldikten sonra da bize ne eziyetler ne zulümler yapıldı.’ dedi.
           Musa da ‘Şüphesiz Rabbiniz düşmanlarınızı yok edecek ve bu
           topraklara sizi hâkim kılacaktır; sonra da sizin neler yapacağı-
                                889
           nıza bakacaktır.’ dedi.”
           Mevdudî, 1896 yılında yapılan arkeolojik kazılarda: “İsrailliler
           imha edilmiştir. Yeniden üremeleri için geride hiçbir tohum bı-
                         890
           rakılmamıştır.”   şeklinde yazılı belgeler bulunduğundan söz
           etmektedir.
           887   Vehbi, s. 5/1730.
           888   Vehbi, s. 5-1730.
           889   Araf, 7/128-129.
           890   Mevdudî, s. 2/85.)
   234   235   236   237   238   239   240   241   242   243   244