Page 281 - Hz_ibrahim
P. 281

278  Prof. Dr. Mustafa ERDEM                              Hz. İBRAHİM  279



 Hz. Muhammed bir din kurucusu değildir. O, sadece Allah’ın   yaşamak  adına  o  günden  itibaren  Müslümanlar  tarafından
 bir  kulu  ve  elçisidir.  Her  Müslüman,  İslam  dinine  girerken   ziyaret edilmektedir. 890
 mutlaka Hz. Muhammed’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğunu
 kabul  etmekle  yükümlüdür.  Zaten  Kur’an-ı  Kerim  ayetleri   890 Köksal, İslam Tarihi, s. 3/247-252.

 de bu hususu teyit etmekte onun Allah’tan vahiy alan, O’nun   Kıble:  Kıble  yön,  cihet  anlamlarına  gelmektedir.  Terim  olarak  Müslü-
                manların  başta  namaz  olmak  üzere  dinî  vecibelerini  yerine  getirirken
 emirlerini ve hükümlerini tebliğ eden bir insan ve peygam-
                yönelmeleri gereken istikameti, Kâbe’yi ifade etmektedir. Kıble kelimesi,
 888
 ber  olduğunu  vurgulamaktadır.   Ayrıca  İslam’ı  diğer  din-  Kur’an-ı  Kerim’de  beş  ayeti  kerimede  yedi  defa  tekrarlanmaktadır.  Her
                ümmetin yöneldiği bir kıblesi bulunmakta, bu olgu maddi manevi alanda
 lerle karıştırmamak gerekir. Burada hüküm Allah’a ait olup,
                ortak şuura bağlı bir toplumun oluşumunda son derece önemli bir rol oy-
 Hz. Muhammed tebliğ ve uygulamalarda insanlara örnek ol-  namaktadır. “Sizden biri kıbleye yöneldiği vakit Allah’a yönelmiş olur.” (İbn
                Hanbel, III/24; Ebu Davud, Salat, 22.) hadisi şerifinde de belirtildiği üzere
 889
 makla yükümlüdür.  Kaldı ki bir insan ve Müslüman olarak,
                kıbleye yönelmek Allah’a yönelmek için sembolik bir anlam ifade etmek-
 Kâbe’nin, kutsallığı ve tarihi hakkında malumat sahibi olan   tedir. İslam kaynaklarına göre, Kâbe, Hz. İbrahim’den itibaren bütün ehl-i
 ve yıllarca onun dibinde yaşayan Hz. Muhammed’in, oranın   tevhitin ve Müslümanların kıblesi olarak bilinmektedir.
                İslam’ın en önemli ibadetlerinden olan namaz, Miraç Gecesi’nde farz ol-
 kıble olmasını istemesinden daha doğal bir şey yoktur.
                mazdan önce de Hz. Peygamber ve ashabının Mekke’de namaz kıldığı bi-
                linmekte olup, onların Kâbe veya Katade tarafından nakledilen haberden
 Kıblenin  Kâbe’ye  döndürülmesi  Medine’de  Müslümanlarla
                de anlaşıldığı üzere Kudüs cihetine yöneldiklerine dair bilgiler bulunmak-
 Yahudilerin antlaşma yaptıkları, aralarında bilinen bir anlaş-  tadır.
 mazlığın ve çatışmanın yaşanmadığı bir dönemde, müşrikler-     Hz. Peygamber’in hicretten önce on yıl boyunca kıble olarak hangi tarafa
                yöneldiği konusunda kesin bilgiler bulunmamaktadır. Onun Mekke haya-
 le Müslümanlar arasında yapılan ilk savaş olan Bedir Sava-
                tında yöneldiği Kıble ile ilgili olarak üç ayrı değerlendirme yapılmaktadır.
 şı’ndan önce olduğu bilinmektedir. Yahudilerle ilgili sürgün   Bunlardan birincisi; Yukarıda işaret ettiğimiz gibi Katade’den nakledilen
                rivayete göre Hz. Peygamber Kudüs’e yönelerek namaz kılmıştır. İkincisi;
 ve  cezalandırma  gibi  uygulamalar  Yahudilerin  Hz.  Muham-
                İbn Cüreyc’in ifadelerine göre o, önceleri Kâbe’ye sonra Kudüs’e dönmüş-
 med  ile  yaptıkları  antlaşmayı  bozmaları  üzerine  daha  son-  tür.  Üçüncü  değerlendirmede  İbn  Abbas  bu  iki  görüşü  birleştirerek  Hz.
                Peygamber’in  Kâbe’yi  önünü  alarak  Kudüs’e  yönelerek  namaz  kıldığını
 raki yıllarda gerçekleşmiştir. Dolayısıyla kıblenin Kudüs’ten
                belirtmiştir. İkinci Akabe biatına katılan Medineli Müslümanlardan Berâ b.
 Kâbe’ye döndürülmesi, yaptıkları bütün yanlış ve ihanetlere   Ma’rur, Kâbe’ye arkasını dönmeyerek Mekke’ye doğru namazını kılmış, ya-
 rağmen Yahudilere duyulan kin ve nefret sonucu tepkisel bir   nında bulunan diğer arkadaşları Hz. Peygamber’in namaz kılarken Kudüs’e
                yöneldiğini belirterek ona uymamıştır. Mekke’ye geldiklerinde Berâ, duru-
 tavrın sergilenmesi değildir.  mu Peygamber’imiz Hz. Muhammed’e anlatmış, o da böyle yapmamasını
                ve bulunduğu kıble üzerine sabretmesini söylemiş, o da Kudüs’e yönelerek
 Burada üzerinde durulması gereken bir başka husus da şu-  namaz kılmıştır.
 dur:  Kâbe’nin  kıble  olmasıyla  ilgili  ilahi  emir,  Peygamber’i-     Müfessirlerin çoğu, bu hususta hiçbir hüküm bulunmamakla birlikte Pey-
                gamber’imizin  (as)  Mekke’de  iken  Kâbe’ye  dönerek  namaz  kıldığını  be-
 miz Hz. Muhammed namaz kılarken/kıldırırken gelmiş olup,
                lirtmektedir. Buna karşılık genel kanı, Medine’ye hicretten sonra Yahudi-
 namazın bir kısmını Kudüs tarafına yönelik olarak kılarken   leri İslam’a ısındırabilmek amacıyla Hz. Peygamber’in Kudüs istikametine
 diğer kalan kısmını da Kâbe’ye dönerek tamamlamıştır. Gü-  yöneldiği  şeklindedir.  Nitekim  bu  uygulama  Buhari’nin  Bera  b.  Azib’ten
                naklettiği bir hadise göre, hicretten sonra on altı on yedi ay daha devam
 nümüzde kıble değişikliğinin gerçekleştiği mescit, Medine’de   etmiştir. Bedir Savaşı’ndan iki ay kadar önce Recep ayında Hz. Peygamber
                Beni Seleme Mescidi’nde ashabıyla birlikte bir öğle namazı kılarken;  “(Ey
 “Kıbleteyn Mescidi” olarak bulunmakta ve bu tarihî hatırayı
                Muhammed!) Biz senin yüzünü göğe doğru çevirmekte olduğunu (yüceler-
                den haber beklediğini) görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıb-
 888  Kehf, 18-110.  leye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey Müslü-
 889  Ahzab, 33/21.  manlar!) Siz de nerede olursanız olun (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin.
   276   277   278   279   280   281   282   283   284   285   286