Page 133 - Hz_ibrahim
P. 133

130  Prof. Dr. Mustafa ERDEM                              Hz. İBRAHİM  131



 Hz.  İbrahim’in  imanı  onların  hazırladığı  ateşin  şiddetinden   Allah’ın kulu, hem de selim olan ve halilim dediği Hz. İbrahim,
 daha güçlü ve büyüktür. O, Allah’a bütünüyle güvenmiş ve ona   putlara kulluk edenler tarafından ateşe atılır. Puta tapanalar
 teslim olmuştur. Tevhit inancı aracısız, katıksız bir inanç ol-  kendi elleriyle yaptıkları, sonra da tanrı diye taptıkları put-
 duğu için Hz. İbrahim yalnız Allah’a bağlanarak, O’na güvene-  larına sahip çıkar da Cenab-ı Allah kuluna sahip çıkmaz mı?
 396
 rek tevekkülün en yüksek derecesine çıkmıştır.  Allah, bü-  Her zaman bilinen ve görülen gerçeklere göre ateş yakıcıdır.
 tün peygamberlerine sahip çıkmış ve onları inanmayanların   Şüphe yok ki ateşe yakıcı olma özelliğini ve ona yakma emri-
 zulmünden korumuştur. Bunun en güzel örneklerinden birisi   ni veren Yüce Allah, aynı zamanda ona “Serin ve selamet ol.”
 olarak  Kur’an-ı  Kerim’de  Peygamber’imiz  Hz.  Muhammed   emrini verir. “Bir şey yaratmak istediği zaman O’nun yaptığı
 için şöyle söylenmiştir: “(Ya Muhammed!) Yüz çevirirlerse de   ‘Ol!’ demekten ibarettir. Hemen oluverir.”  ayeti kerimesinde
                                                  402
 ki: Allah bana yeter. O’ndan başka ilah yoktur. Ben sadece O’na   belirtildiği üzere ol deyince olduran Yüce Allah bir mucizeyi
 güvenip dayanırım. O yüce arşın sahibidir.”  “Ey Peygamber!   gerçekleştirir ve ateşin yakma özelliğini o an yok eder. Kaldı
 397
 Sana ve sana uyan müminlere Allah yeter.”  “…Kim Allah’a gü-
 398
                                                         403
             ki burada “(Allah) O’na ‘Ol!’ der, o da oluverir.”  ayeti keri-
 399
 venirse O, ona yeter…”  Peygamber’imiz Hz. Muhammed’in            404
             mesinde olduğu gibi söylenen bir söz de bulunmamaktadır.
 şahsına mahsus olan bu hükümler Allah yolunda olan ve O’na
             Cenab-ı Allah ateşe “Ey ateş! İbrahim için serinlik ve esenlik
 güvenenler için genellik içermektedir. Dolayısıyla Hz. İbrahim
                                                                   406
                405
             ol!”  emrini vererek ateşin yakıcı olma özelliğini yok eder,
 ateşe atılırken herhangi bir dış müdahale ve katkı yerine Al-
             sadece Hz. İbrahim’in bağlandığı ipler dışında ateş onu yak-
 lah’ın kendisini görüp bildiğini ve O’nun dışında başkaların-
                 407
 400
 dan bir yardım talebinin doğru olmayacağını düşünmüştür.    maz.  Cenab-ı Allah onu kurtarır.  Hatta o gün yeryüzünde-
             ki bütün ateşlerin yakıcı olma özelliğini kaybettiği, kimsenin
 Ubade b. Ka’b’dan yapılan rivayete göre; Hz. İbrahim kendi-
 sini ateşe atmak için bağladıklarında; “Tek ilah sensin. Şanın   ondan yararlanamadığı rivayet edilir. Bazılarının dediği gibi
 ne yücedir ey âlemlerin Rabb’i. Hamt sanadır. Mülk senindir ve   Cenab-ı  Allah  ateşe  de  vahyetmiş  olabilir.  Fakat  esas  olan
             başkaları için sıcak ve yakıcı olan ateşin Allah tarafında Hz.
 senin ortağın yoktur.” diye dua ederken onu mancınıkla ateşe   408
 atmışlar. Cebrail onu karşılayarak “İbrahim, bir ihtiyacın var   İbrahim’e serin ve zararsız olmasıdır.  Böylece Yüce Allah,
                                               409
             “Fakat  biz  onları  alçaklardan  kıldık.”   buyurarak  Hz.  İbra-
 mı?” diye sormuş, İbrahim, “Sana ise ihtiyacım yok.” cevabını
             him’i ona hazırlanan tuzakların hepsinden kurtarmış ve tu-
 vermiş. Cebrail “O hâlde Rabb’inden iste!” demiş. Bunun üze-
 rine İbrahim, “Onun ilminin benim durumumu bilmesi bana   zak kuranların hepsini hüsrana uğratmış,  onların tuzaklarını
             boşa çıkartır.
 401
 yeter.” şeklinde söylemiştir.
             402  Yasin, 36/82.
             403  Nahl,16/40.
 396  Köksal, Peygamberler Tarihi, s. 1/157.  404  Razi, Tefsir, s. 16/172.
 397  Tövbe, 9-129.  405  Enbiya. 21/69.
 398  Enfal, 8/64.  406  Vani, s.122.
 399  Talak, 65/3.  407  Köksal, Peygamberler Tarihi, s. I/157; Vani, s. 122.
 400  Şihava, s. 140-142.  408  Maturîdî, s. 9/391-392.
 401  Ebussuud, s. 6/52; Vani, s. 122; Köksal, Peygamberler Tarihi, s. 1/157.   409  Saffat, 37/98.
   128   129   130   131   132   133   134   135   136   137   138