Page 40 - Microsoft Word - orjinal
P. 40

40                          GÖNÜL SOHBETLERİ

                            köle  olarak geldin, bizim  mallarımızla zengin oldun, seni bu mallarla
                            göndermeyiz. Burada kal malların senin olsun” demişlerdi. Suhayb-ı
                            Rumi kalma teklifini kabul etmeyerek, bütün mallarını Mekke’de bırak-
                            mış ve Mekke’ye geldiği gibi sadece elbisesi ile Medine’ye göç etmiştir.
                            Bakara Suresi 207’ deki;”İşte o topluluk içinden çıkan biri ki Allah’ın
                            rızasını kazanmak üzere kendi kendisini satın almıştır...” ayetinin bu olay
                            üzerine nazil olduğu ve  Resulullah’ın onu Medine çıkışında karşıladığı
                            rivayet edilmiştir. Hicret sonrasında Ensar ile Muhacirlere yardım için
                            kardeşleşme yapıldığında Abdurrahman b. Avf’ın Ensâr kardeşi, bütün
                            arazilerinin ve  malının yarısını ona vermek istemiştir. Abdurrahman b.
                            Avf, Ensar kardeşine yük olmamak için bunları kabul etmemiş, kendisine
                            çarşı ve pazar yolunu göstermesini istemiş, kısa sürede yaptığı ticaret ile
                            büyük bir servet sahibi olmuştur. Hicret, büyük davaların ayrılmaz bir
                            parçası olduğundan, böyle davaları üstlenmiş kanaat ve hareket önderle-
                            rinin zaman zaman taraftarları ile birlikte mutlaka hicret olgusu ile karşı
                            karşıya kaldıkları görülmektedir. Hz.  İbrahim, Harran’dan  Mısır ve
                            Filistin’e, Hz. Musa da, Mısır’dan  Sina ve Filistin’e hicret etmiştir.
                            Müslümanlar da, Mekke’lilerin kendilerine hayat hakkı tanımamaları
                            sebebiyle daha önce iki defa Habeşistan’a hicret etmişlerdir.
                                Hicret, sıradan bir göç, ekonomik olarak yapılan yer değiştirme, daha
                            rahat bir yaşama yöneliş, başka diyarların mal ve zenginliklerinin çekici
                            dâveti değildi. Hicret, imanın aydınlığa, kurtuluşa çıkarılması, İslâmî teb-
                            liğe yeni imkanlar sağlanması, Mekke’de cemaat olarak yaşayan Müslü-
                            manların, kendilerine ait düzen sistemlerini oluşturabildikleri cemiyete ve
                            devlete dönüşmesiydi. Hicret, Mekke’den bir  kaçış değil yeniden  güç
                            toplayarak geri dönüşün simgesiydi. Hicret, Kur’an ayetleri ile insanlar-
                            dan korunacağı bildirilen İki Cihan Serveri Hz. Muhamed’in kendi vata-
                            nından kaçışı değil, tıkanan mücedelenin önünü açmak için Allah’ın emri
                            ile uyguladığı stratejik bir yer değiştirmeydi. Hicret, dinin toplumsal
                            planda uygulanması, fiilî varlıktan hukukî varlıkğa dönüşerek devletleş-
                            mesi, güçlenmesi, taraf olarak ortaya  çıkması, diğer insanlara kendini
                            anlatabilmesi, düşmanlarına karşı kendini savunabilmesi, diplomatik ala-
                            na taşınması ve evrenselleşmesidir.
   35   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45