Page 42 - Microsoft Word - orjinal
P. 42
42 GÖNÜL SOHBETLERİ
uymayan elleri ile yapmış olduğu taş ve ağaç parçalarını Allah’a eş koşan
veya onun yerine koyan, Allah’ın hakkını ihlal eden, O’na verdiği ahde
riayet etmeyen, O’nu noksan sıfatlarla sıfatlandıran, ve O’na eş, oğul gibi
O’nun vahdaniyetini gölgeleyecek unsurları ortak koşanların içine düş-
tükleri durumu Kur’an ayetleri geniş bir şekilde ortaya koymaktadır. “Al-
lah kendisine ortak koşulmasını elbette bağışlamaz. Ondan başka günah-
ları dilediği kimse için bağışlar.” (Nisa Suresi, 116) ayeti şirkin ne derece
affı mümkün olmayan günah olduğunu ortaya koymaktadır.
Allah, insana sonsuz nimetler vermiş, onu en güzel şekilde yaratmış
ve yaratılan her şeyi onun tasarrufuna bırakmıştır. Bunun karşılığında da
insandan kulluğunu bilmesini istemiş ve yaratılışın sırrı olarak da kulluğu
ön plana çıkarmıştır. O yarattıklarına karşı merhametli, ondan başka ne
bir dost vardır, ne de bir yardımcı, ancak O’na ibadet eder ancak O’ndan
yardım istenir. Acziyet içerisinde, sıkıntıda kalındığında veya dara düşül-
düğünde sığınılacak yer O görülür. Öyleyse insana sonsuz nimetleri veren
ve koruyup gözeten Rabbinize karşı şükrün yerine getirilmesinin, kullu-
ğun ortaya konulmasının en önemli ifadesi O’na ibadette bulunmaktır.
İnsan kendisine yapılan ufak bir yardım için o yardımı yapana daima iyi
duygular besler. Bir iyiliğin yıllarca kölesi olur. Allah ise, ona sonsuz
ihsanda bulunması sebebiyle ibadete en layık olandır.
İbadet, kulun yüce yaratıcıya karşı saygı ve tazim görevidir. Kul,
yaptığı ibadet ile O’na yaklaşır, O’nun karşısında acziyetini ortaya koyar,
kendisini O’na bağlar, böylece maddeten ve manen bir arınmayı gerçek-
leştirir. İbadet, verilen nimetlere karşı şükrün ifadesidir. Şükür ise nime-
tin artmasına sebep olur. Genel anlam olarak Allah’ın rızasını kazandıra-
cak her çeşit davranış ve fiiller olan ibadet, O’nun emrettiği Namaz,
Oruç, Zekat ve Hac gibi emirlerin yerine getirilmesidir. Kul bu ibadetleri
yapmamış olsa, Cenab-ı Allah’ın zatı uluhiyetinden hiçbir şey eksik ol-
maz. Eğer O dilerse bütün insanlığı yok edip yerine başkalarını yaratma-
ya kâdirdir. Bu sebeple, yine kaybeden sorumluluğunu yerine getirmemiş
olması sebebiyle insanın kendisi olur.
Kısa ve öz olarak başı boş ve sorumsuz yaratılmamış olan insan ha-
yatının hemen her devresinde yaptığı bütün işlerden dolayı Allah’a karşı
sorumludur.