Page 95 - hz_musa
P. 95
94 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
sen vaktiyle işlediğin suçtan dolayı da kendini günahkâr his-
314
setme ve korkma.)” ifadeleri onun Kıpti’yi öldürmesinden
sonra yaşadığı psikolojik durumu ve onun manevi suçlardan
arındığını haber vermektedir.
Ayeti kerimenin zahirinden Hz. Musa’nın annesinin yanında
kaldığı zamanlarda onun kanalıyla yakın akraba çevresini ve
Yahudi kökenli olanları tanıdığı, onların da Hz. Musa’yı tanı-
dıkları anlaşılmaktadır. Ancak önceden hiç tanışmadıkları
halde ve henüz Hz. Musa’nın peygamber olarak görevlendiri-
lip insanları dinine davet etmediği bir dönemde onların Hz.
Musa’yı nasıl tanıdıkları müfessirler arasında hep tartışma
315
konusu olmuştur. Kendisinden yardım isteyenin Yahudi
olduğunu bilen Hz. Musa istemeyerek sadece onları ayırmak
amacıyla bu kavgaya karışmış, söz konusu kişiyi öldürmeyi
316
kastetmemiş ve hedeflememiştir. Ayeti kerimede onun piş-
manlığı vurgulanırken “Bu düpedüz şeytan işi, gerçekten şey-
tan insanı yoldan çıkaran apaçık bir düşmandır.” ifadesi öne çı-
karılmaktadır ki, bu hususun onun tarafları ayırmak için değil
kendi ırkından olan birini kayırmak için olaya karıştığı şek-
linde anlaşılması da mümkündür. Zira Hz. Musa, her ne kadar
Firavun’un sarayında kalsa ve diğer Yahudilerin çektikleri ezi-
yet ve yaşadıkları zulmü yaşamamış bile olsa, duyduklarından
ve kendi geçmişi ile ilgili anlatılanlardan Kıptilere karşı içinde
bir nefretin olmasından daha doğal bir şey yoktur. Buna rağ-
317
men o, ince ruhlu, hassas kalpli ve heyecanlı kişiliğiyle bağ-
daşmayan bir iş yapmış, Mısırlıyı ayırmak için iteklemiş veya
vurmuş ve istemeden onun ölümüne sebebiyet vermiştir. Hz.
Musa kendi ırkından olan ve yardım ettiği kişinin suçlu oldu-
314 Neml, 27/11.
315 Maturidi, s. 11/30; Kutub, s. 11/233. Geçmişte bazı ülke ve topluluklarda
uygulandığı şekliyle; kölelere veya azınlıklara toplumsal statüleri itiba-
riyle farklı kıyafet uygulaması var ise, Hz. Musa’nın kendi soyundan olan
kişiyi böylelikle tanımış olması da ihtimaller arasında bulunmaktadır.
316 Maturidi, s. 11/31.
317 Kutub, s. 11/235.