Page 341 - hz_musa
P. 341

340  Prof. Dr. Mustafa ERDEM


           edebileceklerini görmeleri dolayısıyladır. Ayeti kerimede belir-
           tilen durum da böyledir; onlar, kendilerini Allah’a ibadet etme-
           ye ve hizmet etmeye layık görmedikleri için Musa’dan (a.s.) bir
           tanrı istediler ki bu tanrılara tapma onları Allah’a yaklaştırsın.
           Bu Allah’ı inkâr etme ve başkasına ibadet yapma anlamına de-
           ğil, Allah’ı tazim etme ve yüceltme konumundadır.” 1260

           Firavun  ve  adamlarından  kurtuldukları  zaman,  İsrailoğulla-
           rı’nın içinde bulunduğu ruh halini açıklamak bakımından Araf
           suresinin 138. ayeti kerimesinde oldukça önemli bilgiler ve-
           rilmektedir: “Biz İsrailoğulları’nı denizden karşıya geçirmiştik
           ki, kendileri için yaptıkları putlara tapan bir kavme rastladılar.
           Bunun üzerine, ‘Ey Musa!’ dediler. ‘Onların tanrı heykelleri gibi
           bize de bir tanrı heykeli yap.’ Musa da şu cevabı verdi: ‘Siz ger-
           çekten çok cahil bir kavimsiniz.” 1261

           Sabunî bu ayeti kerimeyi tefsir ederken İbn Atiyye’den şöy-
           le bir değerlendirme nakletmektedir: “Anlaşıldığına göre on-
           lar yol güzergâhında karşılaştıkları toplumun inanç sistemine
           özendiler  ve  kendilerini  Allah’a  yaklaştıracak  uygulamaların
           benzerlerinin Hz. Musa’nın getirdiği dinde de olmasını istediler.
           Yoksa onlar bu putları doğrudan ibadetin kendisine yapıldığı
           tanrı konumunda olmasını istemediler.” 1262

           İsrailoğulları’nın sergilediği bu tutum, Sabunî’nin aktardıkları
           kadar masum olmasa gerektir. Bu her şeyden önce bir karak-

           1260   Maturidi, s. 6/52-53.
           1261   Araf, 7/138. Bu ayeti kerimenin tefsiriyle ilgili İbn Kesîr şöyle bir rivayet
               aktarmaktadır: Müslümanlar Resûlüllah ile beraber Mekke’den Huneyn’e
               çıkmışlar.  Ravi  der  ki:  Kâfirlerin  yanında  ibadet  ettikleri  ve  üzerine  si-
               lahlarını astıkları adına Zat el-Envat denilen bir köknar ağacı vardı. Ye-
               şil, büyük bir köknar ağacına rastladık da: Ey Allah’ın elçisi; onların Zat
               el-Envat’ları olduğu gibi bize de bir Zat el-Envat yap, dedik. Şöyle buyur-
               du: “Nefsim kudret elinde olan (Allah) a yemin olsun ki; kavminin Hz. Mu-
               sa’ya: ‘Ey Musa! Onların tanrıları olduğu gibi bize de bir tanrı yap.’ dediği
               gibi söylediniz.” O, şöyle demişti: “Siz gerçekten cahil bir topluluksunuz.
               Şüphesiz ki bunların içinde bulundukları yol harap olmaya mahkûmdur.
               Ve yapmakta oldukları şey de batıldır.” (İbn Kesîr, Tefsir, s. 6/3074, Kasas,
               s. 312-313)
           1262   Sabunî, 4. Fasikül, s. 39. Ayrıca bk. Ebussuud, s. 3/541.
   336   337   338   339   340   341   342   343   344   345   346