Page 260 - hz_musa
P. 260

Hz. MUSA  259


           yanında bize rehberlik edecek birini bulurum.’ demişti. Ateşin
           yanına gelince şöyle bir ses işitti: ‘Ey Musa! Benim Ben, Senin
           Rabbin! Şimdi ayakkabılarını çıkar, çünkü sen kutsal Tuva Va-
           disinde bulunuyorsun. Ben seni peygamber olarak seçtim, artık
           sana vahyolunanı dinle. Evet! Ben öyle bir Allah’ım ki benden
           başka hiçbir tanrı yoktur. Öyleyse beni gerektiği gibi tanı, yal-
           nız Bana ibadet et. Beni anmak için namaz kıl dua et. Hiçbir
           şüphe yoktur ki, kıyamet bir gün mutlaka gelecektir. Onun ne
           zaman geleceğini kimse bilmez. O zaman herkes yapıp ettiği-
           nin  karşılığını  görecektir.  İnanmayıp  boş  arzu  ve  heveslerine
           uyan kimseler, seni kıyameti hatırlamaktan alıkoymasın. ‘Sağ
           elindeki o şey de nedir ey Musa!’ Musa şöyle cevap verdi: ‘O Be-
           nim asamdır, ona dayanırım, onunla koyunlarıma ağaçlardan
           yaprak silkelerim, ayrıca onunla başka işler de yaparım.’ Allah:
           ‘Onu yere bırak ey Musa!’ dedi. Musa asasını yere bıraktı. Bir de
           o ne görsün! O hızla hareket eden bir yılan oluvermiş. Allah bu-
           yurdu ki: ‘Tut onu, korkma! Ben onu eski haline döndüreceğim.
           Ve şimdi de elini koynuna sok. Göreceksin ki kusursuz bir şekilde
           bembeyaz (ışıl ışıl) olacaktır. İşte sana bir mucize daha! Böy-
           lece sana büyük mucizelerimizden bazısını göstermiş oluyoruz.
           Şimdi sen Firavun’a git, çünkü o iyice azdı.’ Musa şöyle dua etti:
           ‘Rabbim! Ferahlık ver göğsüme. Kolaylaştır işimi! Çöz dilimdeki
           (şu) tutukluğu ki, kolayca anlasınlar sözümü. Ailemden birini
           yardımcı ver bana! Kardeşim Harun’u. Destekle/güçlendir beni
           onunla. Peygamberlik görevimde onu ortak et bana ki, çokça yü-
           celtelim Seni! Ve çokça analım ismini! Şüphesiz Sen görmektesin
           bizim yapıp ettiklerimizi.’ Allah, ‘Ey Musa!’ dedi. ‘Dileğin kabul
           edilmiştir. Ant olsun ki, Biz sana bir lütufta daha bulunmuştuk.
           (O lütuf da şuydu:) Bir zamanlar annene şöyle ilham etmiştik.
           ‘Bebeğini bir sandığa koy nehre, Nil’e bırak, nehir onu kıyıya
           çıkaracak. Benim ve onun düşmanı olacak olan biri (Firavun)
           onu alacak.’ Ey Musa! Gözümün önünde büyüyüp yetişesin diye
           (Firavun ve ailesine) sana karşı katımdan bir sevgi vermiştim.
           O sırada kız kardeşin adamlarına gidip, ‘Ben size bu çocuğun
           bakımını üstlenecek birini bulayım mı?’ demişti.  İşte böylece
   255   256   257   258   259   260   261   262   263   264   265