Page 148 - hz_musa
P. 148

Hz. MUSA  147


           Firavun’a ve onun yanındaki seçkinlere karşı sana Rabb’in ta-
           rafından verilmiştir. Çünkü onlar gerçekten yoldan çıkmış bir
                      546
           topluluktur.”  Bu iki mucize, Hz. Musa’nın Firavun ve muha-
           taplarına karşı peygamberliğinin ispatı konusunda verilmiş-
           tir. Ayeti kerimeden anlaşıldığına göre, diğer mucizeler başka
           amaçlar için kullanılmıştır.
           Hz. Musa kendisine emredileni yaptığında eli kusursuz bir şekil-
           de koynundan çıkmış ve ay ışığı, şimşek gibi gözleri kamaştıran
           müthiş bir ışık saçmaya başlamıştır. Müfessirler insan kolunu,
           kendisinden  korkunun  giderilmesine  katkı  sağlayan  kuşların
           kanatlarına benzetmiştir.
                                  547
           Hz. Musa Tur Dağı’nda, yeşil ağacın yanması veya ışığının gök-
           lere çıkması, seslenenin görünmediği bir ses duyması, elinde-
           ki bastonun yılana dönüşmesi ve elinin beyaz bir nur halesi
           şekline girmesi gibi bazı harikulade olaylarla karşılaşmıştır.
           Cenab-ı Allah ondaki korku, telaş ve tedirginliği gidermek için
           sağ  elini  sol  pazısının,  sol  elini  sağ  pazısının  altına/yanına
           yani yaygın kullanılan bir tabirle ellerini koynuna sokarak ra-
                               548
           hatlamasını istemiştir.  Bunların hepsi onun yeni bir göreve
           hazırlanma  ve  kendisine  kimlik  kazandırılma  sebebi  olarak
           karşımıza çıkmıştır. Artık o, bunca yıllar yaşadığı garipliklerin
           ötesinde farklı bir kimliğe bürünmüş ve bir insanın istese de
           ulaşamayacağı peygamberlikle görevlendirilmiştir.



           546  Kasas, 28/31-32. Ayrıca bk. Taha, 20/22, Neml, 27/12. Tevrat’ta bazı yön-
               lerden benzer şekilde bu olay şöyle anlatılmaktadır: “Musa kayınbabası
               Midyan’lı Yitro’nun sürüsünü güdüyordu. Sürüyü çölün batısına sürdü ve
               Tanrı Dağı’na, Horev’e vardı. Rabb’in meleği bir çalıdan yükselen alevlerin
               içinde ona göründü. Musa baktı, çalı yanıyor, ama tükenmiyor. ‘Çok ga-
               rip’ diye düşündü. ‘Gidip bir bakayım. ‘Çalı neden tükenmiyor.’ Rab Tanrı
               Musa’nın yaklaştığını görünce çalının içinden, ‘Musa! Musa! Diye seslendi.
               Musa, ‘Buyur’ diye yanıtladı. Tanrı, ‘Fazla yaklaşma’ dedi. ‘Çarıklarını çıkar.
               Çünkü bastığın yer kutsal topraktır. Ben babanın Tanrısı, İbrahim’in Tanrı-
               sı, İshak’ın Tanrısı ve Yakub’un Tanrısıyım…” (Mısırdan Çıkış, 3/1-6.
           547  Sabunî, 11. Fasikül, s. 36.
           548  Ebussuud, 6/513.
   143   144   145   146   147   148   149   150   151   152   153