Page 23 - Microsoft Word - orjinal
P. 23
Dr. MUSTAFA BAŞ 23
Sevgi ve Barış Dini İslâm
İ slâm kelime olarak, Arapça “silm” ve “selam” kökünden gelmek-
tedir. Kur’an’da birçok ayette geldiği kök kelime ile zikredilmek-
tedir. “Silm” ve “Selam” kelimeleri, barış, güven, huzur, mutluluk, esen-
lik ve güvenlik anlamlarında kullanılmaktadır. Kur’an’da, Allâh’ın güzel
isimlerinden birinin barış anlamına gelen “selâm” olduğu da bildirilmek-
tedir (Haşr Suresi, 23). Terim olarak ise İslâm, Allah’a teslim olmak, bo-
yun eğmek ve itaat etmek anlamını taşımaktadır. Kur’ân, İslâm’ı kişinin
kendisini yalnız Allah’a teslim etmesi, O’na kul olması, O’na ibadet et-
mesi olarak açıklamaktadır. Bu tanımla İslâm, Hz. Adem’den başlayarak,
Peygamberimiz Hz. Muhammed’e kadar süre gelen insanları tek Allah’a
kulluk etmeye, âhirete îmân etmeye ve sâlih amel işlemeye davet eden
tevhit anlayışı olarak ortaya çıkmaktadır. İslam, özünde taşıdığı anlam
olan sevgi ve barış dinidir. Kur’an ayetleri incelendiğinde Allâh’ın, ina-
nanları kesin bir ifade ile barışa çağırdığı, barışın dışında bir yola baş-
vurmanın düşman olan şeytanın peşinden gitmek olduğuna işaret ettiği,
inananlara şeytanın peşinden gitmemelerini emrettiği görülmektedir (Ba-
kara Suresi, 208).
İslam, toplumda sevgi ve barışın oluşturulması için kurallar koymuş,
bu kurallara uyulduğunda toplumsal adalet ve sosyal barış sağlanacağını
belirtmiştir. İslâm, gerek kişisel, gerekse toplumsal hak ve hukukun göze-
tilmesini emretmiş, Müslümanı da, haksızlık yapmayan herkesin hakkını
gözeten kimse olarak açıklamıştır. Allah Resulü de bu özellikle ilgili ola-
rak; “Mümin müminin kardeşidir. Ne ona zulüm eder, ne de onu zalimle-
re teslim eder. Kim kardeşinin ihtiyacını karşılarsa Allâh da onun ihtiya-
cını karşılar’’ buyurmuştur. İslam, dengeli ve düzenli bir hayat için eşitlik
ve adaletin sağlanmasını istemiş, toplumsal barış için eşitlik ve adalet
önemini vurgulamıştır. İnsanlara farklı davranmayı, eşit uygulama yap-
mamayı, özellikle aralarında adaleti sağlamamayı yasaklamıştır. Bu esas-
ların ayak altına alındığı bir ortamda sevgi ve barıştan söz etmenin müm-