Page 179 - Microsoft Word - orjinal
P. 179

Dr. MUSTAFA BAŞ                      179

                            olan kimseler için bırakırlarmış. Bu uygulamanın en önemli amacı, faki-
                            rin insani kimliğini korumaktı. Yardım yapan kimse ile yardım yapılan bir
                            birini tanımadığı için, ihtiyaç sahibinin Allah’dan başka kimseye boynu
                            bükük olmuyordu. İnternetten Sadaka Taşları diye bu konuda bilgi ve re-
                            simlere ulaşmak  mümkündür. Nerelerden nerelere geldiğimizi görmek
                            için, bu gün bir deneme yapsak acaba aynı sonuçla karşılaşa bilirmiyiz?
                                Osmanlı bu gibi akıllara durgunluk veren birçok uygulamayı hayata
                            geçirmiş, ancak zaman içinde kurumların yozlaşması ile bu ilkeli uygu-
                            lamalarda yozlaşmadan nasibini almıştır. Osmanlı vakıfları incelendiğin-
                            de batının insan hakları bilmediği dönemlerde, onların sadece insanlık
                            için değil bütün yaratılanlar için vakıflar oluşturdukları ve onları koruma
                            altına almaya çalıştıkları  dikkat çekmektedir. Osmanlı Tarihi  yazarı da
                            olan Fransız şair La Martine gözlemlerini şöyle kaydetmektedir; “Müs-
                            lümanlar canlı ve cansız mahlûkatın hepsiyle iyi geçinirler: Ağaçlara,
                            kuşlara, köpeklere, velhasıl Allah’ın yarattığı her  şeye hürmet ederler;
                            bizim memleketlerde başıboş bırakılan veyahut eziyet edilen bu zavallı
                            hayvan türlerinin hepsine  şefkat ve  merhamet ellerini uzatırlar. Bütün
                            sokaklarda mahalle köpekleri için belirli aralıklarla su kovaları sıralanır.
                            Bazı Müslümanlar, besledikleri güvercinler için, ölürken vakıflar kurarak,
                            kendilerinden sonra da bu hayvanlara yem serpilmesini sağlarlar.”
                                Yukarıda verdiğimiz ayet anlamında insanlarımızdaki Allah katında
                            derecesini yükseltmek, Yunus Emre’nin dediği gibi “Yaratılanı yaratan-
                            dan ötürü hoş görmek” duyguları yaratılan her varlığın korunma altına
                            alınmasını sağlamıştır. Yazımızı II. Bâyezid döneminde hazırlanan Bele-
                            diye Kanunnâmesinde yer alan emirlerle bitirelim;  ”…ve at, katır ve eşek
                            ayağına baksınlar ve semerini kontrol etsinler. Ağır yük vurmasınlar;
                            çünkü dilsiz  varlıklardır.  Herhangi birinde eksiklik  olursa, sahibine ta-
                            mam ettirsinler. Etmeyen ve eksikliği gidermeyeni gereğince cezalandır-
                            sınlar … Bütün bu belirtilenlerden başka her ne varsa Allah yaratmıştır.
                            Görevliler hepsinin hukukunu görüp gözetsinler. Dinen sorumluluğu var-
                            dır...”
   174   175   176   177   178   179   180   181   182   183   184