Page 177 - Microsoft Word - orjinal
P. 177

Dr. MUSTAFA BAŞ                      177

                            tüphane, gasilhane, tekke, zaviye, dergâh, türbe, çarşı, pazar, han, bahçe,
                            kışla, burç, tabya, kaldırım, sokak, park, bulvar, miskinhane, kalender-
                            hane, darülkurra, darülhuffâz, dârülhadis, liman, deniz feneri, çamaşırha-
                            ne, yağhane, mumhane, şekerhane,  fırın, mezbaha, tophane, güllehane,
                            ahır, hara, tımarhane, dârüşşifâ, çardak, suyolu, sarnıç, kabristan, ve daha
                            pek çok şey... Yaptırılan bu hizmetlerin içinde insanlara yönelik olanlar
                            olduğu gibi, hayvanlar, bazı bitki ve ağaç ve ormanların korunmalarına
                            yönelik vakıf hizmetleri de bulunmaktaydı.
                                II. Bayezid devri yabancı yazarlarından Cantacasin atalarımızın yap-
                            tıklarını şöyle dile getirmektedir; “Küçüğü ve büyüğü ile Türklerin ileri
                            gelenleri, cami ve hastane yaptırmaktan başka bir şey düşünmezler. Onla-
                            rı zengin vakıflarla donatırlar. Yolcuların konaklaması için kervansaray-
                            lar, insanların kullanmaları için yollar, köprüler, imaretler yaptırırlar. Türk
                            büyükleri, bizim senyörlerimizden çok daha hayır sahibidirler. Aynı za-
                            manda son derece de misafir severler. Dini ve ırkı ne olursa olsun; Türk,
                            Hıristiyan  veya  Yahudi memnuniyetle  misafir ederler. Onlara  yiyecek,
                            içecek ve et verirler. Bir Türk yemek yerken, ister Türk, ister Yahudi ve
                            Hıristiyan olsun karşısında yemek yemeyen bir insanla yemeğini paylaş-
                            mamayı çok ayıp sayar.” Bir başka batılı yazar olan D’Ohsson da bu dav-
                            ranışın kaynağının Kur’an olduğunu belirterek;  “Kur’ân, Türkleri, dün-
                            yanın bütün milletlerinin en hayır ve en insan severi haline getirmiştir.”
                            Demektedir.

                                Bugün İslam Alemi ve Türk Milleti olarak geçmişin özlemiyle yaşa-
                            mayacağız. Niçin bu hale düştük? Tarihte yaşadığımız bu görkemli dav-
                            ranış kalitesinden, nasıl ihtiyaç sahipleri için yapılabilen iyilikleri bile
                            istismar eden bir toplum haline  geldik? Neden kötü  bir eylem veya
                            suistimal vakası olduğunda acaba bizden birileri var mı endişesini yaşar
                            olduk? Bu ve benzeri soruları kendimize bir taraftan sorarken, diğer taraf-
                            tan da bugün bizlere medeniyet sunanlara nasıl bir medeniyet sunduğu-
                            muzun da farkında olmalıyız. Tarihten ibret almalı, aynı hataların yaşan-
                            masına fırsat vermemeliyiz. Bu sebeple gelecek yazılarımızda, atalarımız
                            tarafından insanlığa sunulan hizmetlerden bahsederek, batıda cüzam has-
                            talarının toplum dışı edildiği, akıl hastalarının çok kötü şartlarda hayatla-
                            rını sürmeye zorlandığı dönemlerde sağlık ve diğer alanlarda verilen hiz-
                            metleri değerlendirmeyi düşünüyoruz.
   172   173   174   175   176   177   178   179   180   181   182