Page 15 - Microsoft Word - orjinal
P. 15

Dr. MUSTAFA BAŞ                       15




                                Kur’an ve Bilimsel Bazı Gerçekler


                                “O     nlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı zikrederler

                                       ve  göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve
                            derler ki:) “Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi
                            ateşin azabından koru.”(Al-i İmran, 191)
                                Bilindiği gibi Kur’an bilim ve araştırmayı öğütleyen ve inananlarının
                            önünde onların araştırmaları için rehber olan bir kitaptır. Yukarıda anla-
                            mını verdiğimiz ayete dikkatlice bakıldığında, bugün insanlığın yer kat-
                            manları ve uzay ile ilgili çalışmalarını temellendiren ana fikir olduğu gö-
                            rülür. Kur’an’da ilim kelimesi ve türevleri yaklaşık dokuz yüz kere geç-
                            mektedir. Bu da Kur’an kelimelerinin içinde, her 90 kelimeden biri ile
                            ilmin hatırlatıldığını göstermektedir. Kur’ân ilim ve araştırmaya karşı
                            çıkmamakta, engellememektedir. Aksine öğrenmeyi, öğretmeyi, aklı ve
                            fikri çalıştırmayı teşvik etmektedir.  Farklı delillerle yaratılışı, kainatı,
                            tabiatı ve bütün varlık alemini anlatarak insanların onların yaratılışlarını
                            ve ima yolu ile onlarda bildirilen keşiflere yönelmesini istemektedir.
                                Kur’an, birçok ilmi ve teknik konuda daha önce de belirttiğimiz gibi
                            insanların önüne açılımlar sağlayacak hükümler vermiştir. Bu konuda ışık
                            tutması açısından bazı ayetleri vermek istiyoruz;  “Allah kimi doğru yola
                            koymak isterse onun kalbini İslamiyet’e açar, kimi de saptırmak isterse,
                            göğe yükseliyormuş gibi, kalbini dar ve sıkıntılı kılar.” (En’am, 125). Bu
                            ayette dikkat edildiğinde daha basıncın bilinmediği dönemlerde yükseğe
                            çıkıldığında oksijen azlığı sebebiyle basıncın düştüğüne, bu sebeple de
                            insanın göğsünde bir daralma meydana geldiğine ve nefes almakta zor-
                            landığına işaret etmektedir.
                                “Rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik; yukarıdan su indirdik de sizi
                            onunla suladık.” (Hicr, 22). Bahar geldiğinde polenler havalarda uçuşma-
                            ya başlar. Bu polenlerden etkilenenip hapşırmaya başlayanlara da “Saman
                            Nezlesi” olmuş deriz. Uçuşan bu polenler, erkek tohumları dişi tohumla-
                            rın üzerine kondurmak suretiyle üremenin oluşmasını sağlar. Rüzgarlar,
   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20