Page 112 - Microsoft Word - orjinal
P. 112

112                         GÖNÜL SOHBETLERİ

                                İnkâr, öyle bir hastalıktır  ki, bu hastalığa tutulanları kör bir inadın
                            eşiğine götürür. Bu durumdaki insanlara gittikleri yolun yanlışlığı ve so-
                            nunda karşılaşacakları hazin durum ne kadar anlatılırsa anlatılsın faydasız
                            ve boş bir söz gibi gelir. Yapılan telkinlere kulaklarını kaparlar, kalpleri
                            katılaşır ve önlerine getirilen delillere inanmazlar. İnkârın sebep olduğu
                            inat ve inanmama kalbin mühürlenmesini sağlar. Kalp mühürlendiğinde
                            yani tam anlamıyla gerçeklere kendini kapadığında, göz gördüğüne, ku-
                            lak duyduğuna inanmaz. Allah Araf Suresinde bu  durumdaki insanları
                            şöyle açıklamaktadır : “And olsun ki cin ve insanlardan birçoğunu cehen-
                            nem için yarattık, kalpleri vardır onunla (hakkı) anlamazlar, gözleri vardır
                            onunla (hakikati) görmezler, kulakları vardır, onunla (doğruyu) işitmez-
                            ler…”( Araf, 179). Bu ayet azaba uğramanın ana sebebi olarak insanın
                            gerçekleri görmemekte direnmesi, kendisine verilmiş en büyük nimet
                            olan akıl ile doğruyu bulamamış olmasını ortaya koymaktadır..
                                Hz. Peygamber bir hadisinde kalbin mühürlenmesini anlatırken, işle-
                            nen günahların art arda gelerek kalbin irfan ve anlayış kapılarını kapattı-
                            ğını, bu durumdaki kalbin artık bir çıkış yolu bulamadığı şeklinde belirt-
                            mektedir. Diğer taraftan da bu hadis ile kalbin iman açısından önemini
                            vurgulamaktadır. Bir başka hadiste de  “Cesette bir  et parçası vardır. O
                            temiz olduğunda bütün ceset temizdir. O, kirlendiğinde bütün cesette kir-
                            lenir.” Buyurarak imanın ana mekânını kalp olduğunu vurgulamaktadır.
                            Kalp, imanın mekânı olduğundan imanın varlığı kalbi yumuşatır, manevi
                            yönden güzelleştirir ve parlatır. Oysa iman etmeyip inkâr ve küfür karan-
                            lığının içindeki kalp, öyle katılaşır ki ona inanması için getirilen deliller
                            tesir etmez ve küfrün doğurduğu inat sebebiyle imana meyilli olmaz. Al-
                            lah bu durumdakileri en güzel şekilde Kur’an’da şöyle anlatmaktadır. “
                            Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Artık (doğru yola) dönmezler. “( Baka-
                            ra suresi, 18) Allah bizleri ve bütün nesillerimizi imanın aydınlığından
                            ayırmasın.
   107   108   109   110   111   112   113   114   115   116   117