Page 107 - Microsoft Word - orjinal
P. 107
Dr. MUSTAFA BAŞ 107
Bilgi ve Tanımak
B ilgi eşyayı tanıma sanatı. İnsanın varlığı tanıma ve anlama iste-
ğiyle ortaya çıkan bilen ve bilinen arasındaki ilişkidir bilgi. Bil-
gide bilgiye yönelen, bilen insan iken, bilgiye konu olan bilinebilecek her
şeydir. Bilenle, bilinen arasında kurulan bağın sonucunda ortaya çıkan
sonuç ise bilgiyi oluşturmaktadır. Bilginin oluşma sürecinde bilenle ve
bilinen arasındaki bağ ve kurulan ilişki, elde edilecek olan bilgiyi önemli
olarak etkilemektedir. Bilginin kaynağında oluşan bu ilişki, aynı zamanda
bilginin niceliğini ve doğruluk değerini de etkilemektedir. Çünkü insan,
bilgiye ulaşırken, akıl, duygu, sezgi, işitme, tecrübe gibi farklı bilgi bağ-
larını kullanır. Bu bağların her biri bilginin oluşmasındaki farklılıkları
sağlar. Bilgi güçtür. Bilgi, ilk insan Hz. Adem yaratılırken onun yaratılı-
şına karşı çıkan melekleri daha sonra ona secde ettiren en önemli özellik-
tir. Allah’ı, çevremizi, eşyayı, dünyayı, evreni her şeyi elde ettiğimiz bilgi
ile tanır, onunla biliriz. Tanımak ancak bilgi ile gerçekleşir. Bu sebeplerle
bilge denildiğinde, eşyayı derinliğine bilen, sırlarına ulaşan kimse anlaşı-
lır.
Bilgi, bize Allah’ı tanıtan, onun sonsuz varlığından haberdar eden
ahiret ışığıdır. Yaratılışın sırrı olarak da Allah’ın bilinmeyi dilediği, bu
sebeple kendisini bilecek varlıkları yarattığı, onlara bilgiye ulaşmanın
sırlarını verdiği alimlerce belirtilmektedir. Bütün bilgilerin kaynağı Al-
lah’tır. O, insan bilmediklerini öğretmiş, onu bilgi ile diğer varlıklardan
üstün yaratmıştır. Hz. Peygambere ilk vahyettiği ayetlerde de, bilginin
temeli olan okumaya vurgu yaparak, insana kalemle yazmayı ve bilme-
diklerini öğreten Allah’ın adı ile okumayı emretmiştir. “Hiç bilenlerle
bilmeyenler bir olur mu?” (Zümer, 9) ilahi emri ile bilgi sahibi olanların
ayrıcalığını ve bilgisiz olanlara üstünlüğünü vurgulamıştır. Bilginin inan-
cı zaruri olarak ortaya çıkardığını bir çok ayette vurgulamıştır. Fizik ala-
nında dünyada çığır açan Einstein, her zerrenin O’nun varlığına delil ol-
duğunu, yüceliğine işaret ettiğini görerek; “Allah’ı inkar etmek ispat et-