Page 354 - hz_musa
P. 354

Hz. MUSA  353



           tir.  1301   Bu durum gerek Kur’an-ı Kerim gerekse bütün İslami
           literatürde  Hz.  Harun’un  peygamberlikle  görevlendirilmesi
           şeklinde değerlendirilmiştir.
           Hz.  Harun,  Hz.  Musa’nın  Firavun  ve  adamlarıyla  mücadele-
           sinde yanından hiç ayrılmamış ve Kızıldeniz’i de beraber geç-
           mişlerdir. O, Firavun hayatta iken İsrailoğulları’nın arasında
           bulunduğu  için  gerek  yaşadıkları  acılar,  çektikleri  sıkıntılar
           gerekse  karakter  bakımından  onları  daha  yakından  tanıma
           fırsatı bulmuştur.
           İsrailoğulları, kendilerine verilen söz uyarınca geçici ikamet-
           gâhları Tur Dağı’nın sağ tarafına yerleştirilmiş,  1302   kırk gün
           sonra onlara Cenab-ı Allah’ın emirlerini alacakları söylenmiş-
           tir.  Kur’an-ı  Kerim’de  geçen  “…Musa  (Tur  Dağı’na  çıkmadan
           önce) kardeşi Harun’a, ‘Kavmimin başına geç. (Kavmimin için-
           de bana vekâlet et.) Onları iyi yönet, sakın bozguncuların yo-
           lundan gitme!’ dedi.” 1303  ifadesiyle Hz. Musa kırk gece sürecek

           bir manevi buluşma için Tur Dağı’na çıkmak üzere kavminin
           arasından ayrılırken, kendisinden yaklaşık üç yaş daha büyük
           olan ana baba bir kardeşi Hz. Harun’u onlara vekil bırakmış-
           tır. 1304
           Bu durum Hz. Harun’un peygamberlik konumuyla ilgili bazı
           değerlendirilmelere sebep olmuştur. Oysa Hz. Musa, Hz. Ha-
           run’dan yaşça küçük olmasına rağmen üstlendiği görev ve so-
           rumluluk itibariyle ondan büyüktür. Cenab-ı Allah tarafından
           peygamberlikle görevlendirilen ve kitap verilen Hz. Musa’nın
           yardımcısı olarak nitelenen Hz. Harun’un, 1305  peygamberlikte
           ortaklık veya peygamber olarak görevlendirilme konusunun,
           vekâletten daha yüksek olduğu noktasından hareketle, onun
           tarafından  nasıl  vekaletle  görevlendirildiği  tartışılmıştır.

           1301  Taha, 20/29-36.
           1302   Sabunî, 8. Fasikül, s. 67-68.
           1303   Araf, 7/142.
           1304   İbn Kesîr, Kasas, s. 322.
           1305   Furkan, 25/35.
   349   350   351   352   353   354   355   356   357   358   359