Page 325 - hz_musa
P. 325

324  Prof. Dr. Mustafa ERDEM




               halkı ordular halinde Mısır’ı terk etti…” (Mısır’dan Çıkış, 12/29-42.)
               Firavun İsraillileri salıverdiğinde, Filist yöresi yakın olmasına karşın, Tan-
               rı onları oradan götürmedi. Çünkü ‘Halk savaşla karşılaşınca, düşünce-
               lerini değiştirip Mısır’a geri dönebilir.’ diye düşündü. Halkı çöl yolundan
               Kamış Denizi’ne doğru dolaştırdı. İsrailliler Mısır’dan silahlı çıkmışlardı.
               Musa Yusuf’un kemiklerini yanına almıştı. Çünkü Yusuf İsrail’in oğulları-
               na, ’Tanrı kesinlikle size yardım edecek, kemiklerimi buradan götürecek-
               siniz.’ diye sıkı sıkı ant içirmişti.
               Sukkot’tan ayrılıp çöl kenarında, Etam’da konakladılar. Gece gündüz iler-
               lemeleri için Rab gündüzün bir bulut sütunu içinde yol göstererek, gece-
               leri bir ateş sütunu içinde ışık vererek onlara öncülük ediyordu. Gündüz
               bulut sütunu, gece ateş sütunu halkın önünde eksik olmadı… (Mısır’dan
               Çıkış, 13/17-22.)
               Halkın kaçtığı Mısır Firavun’una bildirilince Firavunla görevlileri onlara
               ilişkin düşüncelerini değiştirdiler. ‘Biz ne yaptık?’ dediler. ‘İsraillileri salı-
               vermekle kölelerimizi kaybetmiş olduk! Firavun savaş arabasını hazırlat-
               tı, ordusunu yanına aldı. Seçme altı yüz savaş arabasının yanı sıra, Mısır’ın
               bütün savaş arabalarını sorumlu sürücüleriyle birlikte yanına aldı. Rab
               Mısır’ın Firavun’unu inatçı yaptı. Firavun zafer havası içinde ilerleyen İs-
               raillilerin peşine düştü. Mısırlılar Firavunun bütün atları, savaş arabaları,
               atlıları, askerleriyle onların ardına düştüler ve deniz kıyısında, Pi-Hahirot
               yakınlarında, Baal Sefon’un karşısında konaklarken onlara yetiştiler.
               Firavun yaklaşırken, İsrailliler Mısırlıların arkalarından geldiğini görünce
               dehşete kapılarak Rabbe feryat ettiler. Musa’ya, ‘Mısır’da mezar mı yoktu
               da bizi çöle ölmeye getirdin?’ dediler. ‘Bak, Mısır’dan çıkarmakla bize ne
               yaptın! Mısır’dayken sana, ‘Bırak bizi, Mısırlılara kulluk edelim, demedik
               mi? Çölde ölmektense Mısırlılara kulluk etsek bizim için daha iyi olurdu.’
               Musa, ‘Korkmayın!’ dedi. ‘Yerinizde durup bekleyin. Rab bugün sizi nasıl
               kurtaracak görün. Bugün gördüğünüz Mısırlıları bir daha hiç görmeyecek-
               siniz. Rab sizin için savaşacak, siz sakin olun yeter.’
               Rab Musa’ya, ‘Niçin feryat ediyorsun?’ dedi. ‘İsraillilere söyle, ilerlesinler.
               Sen değneğini kaldır, elini denizin üzerine uzat. Sular yarılacak ve İsra-
               illiler kuru toprak üzerinde yürüyerek denizi geçecekler. Ben Mısırlıları
               inatçı yapacağım ki, artlarına düşsünler, Firavun’u, bütün ordusunu, savaş
               arabalarını, atlılarını yenerek yücelik kazanacağım. Firavun, savaş araba-
               larından ve atlılarından ötürü yücelik kazandığım zaman, Mısırlılar bile-
               cek ki, ben Rabbim.’
               İsrail ordusunun önünde yürüyen Tanrı’nın meleği yerini değiştirip arka-
               ya geçti. Önlerindeki bulut sütunu da yerini değiştirip arkalarına, Mısır
               ve İsrail ordularının arasına geldi. Gece boyunca bulut bir yanı karartıyor,
               öbür yanı aydınlatıyordu. Bu yüzden, gece boyunca iki taraf birbirine yak-
               laşamadı.
               Musa elini denizin üzerine uzattı. Rab bütün gece güçlü doğu rüzgârıyla
               suları geri itti. Denizi karaya çevirdi. Sular ikiye bölündü. İsrailliler kuru
               toprak üzerinde yürüyerek denizi geçtiler. Sular sağlarında, sollarında on-
               lara duvar oluşturdu. Mısırlılar artlarından geliyordu. Firavun’un bütün
               atları, savaş arabaları, atlıları denizde onları izliyordu. Sabah nöbetinde
               Rab ateş ve bulut sütunundan Mısır ordusuna baktı ve onları şaşkına çe-
   320   321   322   323   324   325   326   327   328   329   330