Page 213 - hz_musa
P. 213
212 Prof. Dr. Mustafa ERDEM
Mevdudî, “Sihirbazlar tarafından yılan şeklinde gösterilen
sopa ve ipleri, Hz. Musa’ya ait asanın yuttuğuna inanmak için
elimizde bir delil yoktur. Kur’an-ı Kerim’in anlattığı ise, gerçek
bir yılana dönüşür dönüşmez asanın, onların ürettikleri yalan-
dan sihirleri yuttuğu gerçeğidir. Açık ifadesiyle bu şu demektir:
Asadan olan yılan her nereye gittiyse, ip ve sopaları, oynayan
yılan şeklinde gösteren sihrin tesir alanını kırmış ve çevresin-
de dönmesiyle de bunlar ip ve sopalar haline dönerek hüviyet-
800
leriyle görünmeye başlamışlardır. Ona göre bu durumu iki
ayrı şekilde anlamak mümkündür. Bunlardan birincisine göre
mucize sonucu bir canavar şekline dönüşen asa, yılan gibi gö-
rünen tüm sopa ve bastonları gerçekten yutmuştur. İkincisine
göre ise ki, o kendisi bu görüşü tercih etmektedir; canavara
dönüşen asa, sihirbazların yılanlarını gerçekten yutmamış,
fakat onlar üzerindeki sihrin etkisini yok etmiş ve onlar tek-
rar eski hallerine dönüşüp ip ve sopa olmuşlardır. O, bu konu-
da hem Kur’an-ı Kerim hem de kendisinin mealinde yer alan
“Bir de baktılar ki, o, bütün uydurduklarını derleyip toparlayıp
801
yutuyor.” ifadesiyle de çelişmektedir. Nitekim Cenab-ı Hak,
Taha Suresi’nde de “Şimdi sen elindeki asanı yere bırak. O, onla-
rın iplerini ve sopalarını yutacaktır…” 802 buyrularak bu husus
açık bir şekilde vurgulanmaktadır. Geleneksel yorumcuların
ifadesiyle Hz. Musa’nın asası sihirbazlara ait ne varsa hepsini
803
yutmuş, ortada bir şey bırakmamış olmasına rağmen, Mev-
dudi, asanın sadece sihrin etkisini yok ettiğini sihirbazların
eşyalarının asli şekliyle ortada kaldığını ileri sürmektedir.
Sihirbazların aksine sihir işini hiç bilmeyen ve bunu dünya-
lık bir kazanç elde etmek için de yapmayan Hz. Musa’nın bir
peygamber olarak gösterdikleri, Cenab-ı Allah’ın yardımı so-
nucu bir mucize olarak gerçekleşmiştir. Zira onun zalim bir
kral ve yanındakilere karşı kendisine yardım edecek Cenab-ı
800 Mevdudî, s. 2/81.
801 Mevdudî, s. 2/81.
802 Taha, 20/69.
803 Taberî, s. 1/409; İbn Kesîr, Tefsir, s. 11/6064.