Page 146 - Microsoft Word - orjinal
P. 146
146 GÖNÜL SOHBETLERİ
yımlara dayanan teoriler bilim olarak kabul edilmez. Kabul edilebilirliği
olan şeylerin kesin bilgi ile desteklenmesi istenir.
Bilinmeyen şeyin ardına düşmemek, aynı zamanda bizi ilgilendirme-
yen konulardan kaçınmamızı hedefleyen bir ilkedir. Mü’minun ve başka
surelerde Allah, Cenneti ve Rızasını kazanan Mü’minleri kendini ilgilen-
dirmeyen işlerden uzak duran kimseler olarak bildirmiştir. Abdullah b.
Ömer de, Peygamberimizden bir tavsiye istediğinde ona: doğru ol ve seni
ilgilendirmeyen işten uzaklaş buyurarak tavsiyede bulunmuştur.
Allah yukarıda anlamını verdiğimiz ayette bizleri bilmediğimiz hu-
suslardan uzak durma konusunda uyarırken, aksi durumda bütün organla-
rımızın bu davranışımızdan sorumlu olacağını bildirmektedir. Şahitlik
yapan kişi duymadığı, görmediği, bilmediği ve kalbinin tatmin olmadığı
bir konuda şahitlik etmemelidir. Kişi doğru bir bilgisi olmadan biri hak-
kında konuşmamalı, onun gıybet ve dedikodusunu yapmamalıdır. Gerçek
bir bilgi olmaksızın bir eyleme girişmemeli, bilgiyi, delili takip ederek
eylemlerini bilgiye dayandırmalıdır. Organların sorumluluğu da burada
başlamaktadır. İşitme ve görme organları ile elde edilen veriler beyin ve
kalpte bilgiye dönüşmektedir. Bu sebeple insan ayette zikredilen göz ve
kulağın yer aldığı kafasına, yani beynine sahip çıkmalı, hangi bilginin
ardına düştüğünün analizini yaparak hareket etmelidir.
Hz. Peygamber (sas) hadislerinde de bu ayet bağlamında şöyle buy-
rulmuştur; “Bir mümin hakkında, onda olmayan şeyi arkasından söyleyen
ve bununla onu kötülemek isteyen kimseyi Allah cehennem üzerindeki
bir köprüde, söylediklerinin sorumluluğunu tamamen çıkarıncaya kadar
durdurur.”
“Kim bana iki çenesi arasındaki (dili) ile iki budu arasındaki (üreme)
organını koruma sözü verirse, ben de ona cennet sözü veririm.”