Page 41 - hz_musa
P. 41

40  Prof. Dr. Mustafa ERDEM



           Kur’an-ı  Kerim’in  verdiği  bilgilere  bakıldığında  Hz.  Musa
           bütün peygamberler gibi ezelden beri, ilahi bir takdire göre
           belirlenen bir zaman diliminde dünyaya gelmiştir. Cenab-ı Al-
           lah’ın yardım ve korumasına mazhar olmuştur. Tevrat’ın aksi-
           ne o, Cenab-ı Allah ile yüz yüze görüşmemiş, O’nunla konuş-
           ma şerefine ermiştir.
           Hz. Musa, İsrailoğulları’nın yok olmakla karşı karşıya kaldığı,
           korkunç ve utanç verici uygulamalara şahit olduğu, geleceğe
           dönük olarak bütün ümit ışıklarının söndüğü ve dünyalarının
           karardığı bir zaman diliminde, tamamen yüce Allah’ın çizdiği
           bir kader çerçevesinde kurtarıcı olarak tecelli etmiştir. Bir ba-
           kıma o, Allah’ın bahşettiği imkânlarla kendini tanrı zanneden
           ve bu yetkilerini kötüye kullanarak insanlara zulmeden Fira-
           vun’un sarayında, korunarak, kollanarak, yetiştirilerek onun
           sonunu hazırlamıştır. Bu süreçte o, sarayda iyi bir eğitim alarak
           devlet işlerini ve yönetimini, siyasi stratejileri, insanları idare
                                         93
           etmeyi/yönetmeyi öğrenmiştir.  Firavun ve çevresindekiler
           onu saray mensubu olarak her yönüyle yetiştirirken, Cenab-ı
           Allah onun bir anlamda kusursuz bir peygamber olarak hazır-
           lanmasının zahiri ve fiziki şartlarını hazırlamıştır.  Böylece Fi-
           ravun’un rüyalarına girerek, dünyasını karartan, mazlumların
           arasından çıkacak birinin, saltanatına son vereceği endişesi
           gerçek olmuştur. Cenab-ı Allah tarafından korunmaya alınan
           Hz. Musa, ilahi bir hikmetin eseri olarak Firavun’un hakikati
           görmesine ve bilmesine vesile olmuştur.
           Hz. Musa, Kur’an-ı Kerim’de en çok adı geçen, kıssalar arasın-
           da en çok hakkında bilgi verilen peygamberdir. Onun adı otuz
           dört surede yüz otuz altı yerde zikredilmektedir. Kendisinden
           önce gelen diğer peygamberler gibi sadece kendi kavmine de-
           ğil başkalarına da Peygamber olarak gönderilmesi, getirdiği
           şeriatın dini ve dünyevi hükümleri kapsaması bakımından Hz.
           Muhammed’in (s.a.v.) şeriatına en yakın olması, hakkında bu
           93   Abdulhalim  Mahmud,  Maal  Enbiya  ve’r-Rusül,  Daru’l-Mearif,  Kahire,
               1985, s. 225.
   36   37   38   39   40   41   42   43   44   45   46