Page 188 - Microsoft Word - orjinal
P. 188

188                         GÖNÜL SOHBETLERİ

                            delilleri ile ortaya koymaktadırlar. Bu tarihçiler, Türklerin Gök-Tanrı ola-
                            rak isimlendirdikleri yüce ve aşkın bir varlığa inandıklarını, bu  tanrıyı
                            ‘Tengri Teg Tengri’ (kendine benzeyen Tanrı) olarak ifade ettiklerini bil-
                            dirmektedirler.

                                Türklerde, Tanrı inancının dışında, bazı su kaynakları, bazı ormanlar,
                            bazı dağlar ve yerler taşıdıkları anlam ve özellik sebebiyle kutsal olarak
                            kabul edilmekteydi. Bunlar, Kutsal Yer-Sular (ıduk yir-sub) olarak inanç
                            sistemi içinde yer almaktaydı. Batlı araştırmacılar bunlara da tanrı olarak
                            inanıldığı yanılgısına düşmüşlerdir. Türkler Müslüman olduktan sonra da
                            bu yer-su  inançlarını yeni dini anlayışları ile kaynaştırmışlar ve  devam
                            ettirmişlerdir. Anadolu’da her derde deva olarak anlatılan maden suyu
                            kaynakları ile ilgili anlayışlar, bazı dağlara verilen özel değerler ve onlar-
                            la ilgili anlatılan efsaneler, su kaynaklarında bulunan değirmenlerin cin
                            ve perilerin sığınağı olarak kabul edilmesi, türbelere çaput bağlanması ve
                            yüksek dağ tepelerine inşa edilmesi gibi gelenekler yer-su inancının İslam
                            sonrasındaki görünüşleridir.
                                İlk dönemlerdeki Türk Dini anlayışları ile ilgili yabancı milletlerin
                            yazdığı kaynaklar veri tabanı olarak  kullanılmaktadır. Bu kaynaklarda
                            açık olarak görülen şey Türklerin inandığı Tanrıyı şekillendirmedikleri,
                            soyut ve içkin, Türkleri görüp gözeten, onlara yardım eden bir varlık ola-
                            rak algıladıkları görülmektedir. Abbasi döneminde Türklere giden elçile-
                            rin yanında bulunup gördüklerini ve yaşadıklarını seyahatnamesinde ya-
                            zan İbni Fadlan; “Oğuzlar bir şeye kızdıklarında başlarını havaya kaldırır
                            ve bir Tanrı diye bağırırlardı.” şeklinde onların inançlarına yer vermekte-
                            dir. Türklerin İslam Dinini seçmelerinde dini inanış ve anlayışlarının İs-
                            lam’a yakınlığı önemli bir etken olmuştur.
                                En ciddi yazılı kaynak olan Orhun Abideleri Türk inanışlarına da ışık
                            tutmaktadır. Bu kitabelerde, tanrılar yoktur,  tanrı vardır. Yazımı
                            sonlandırıken Türklerin dini anlayışını yansıtması açısından bu kitabeler-
                            den bazı alıntıları vermek istiyorum; “…Yukarıda Türk Tanrısı, mukad-
                            des yeri, suyu öyle tanzim etmiştir. Türk milleti yok olmasın diye, millet
                            olsun diye, babam İltiriş kağanı, annem İlbilge Hatun’u göğün tepesinden
                            tutup yukarı kaldırmıştır...” “…Tanrı buyurduğu için  ondört yaşımda
                            Tarduş milleti üzerine şad oturdum.  Türk milletinin adı sanı yok olmasın
                            diye, babam kağanı, annem hatunu yükselten Tanrı, il veren Tanrı, Türk
   183   184   185   186   187   188   189   190   191