Page 200 - Microsoft Word - orjinal
P. 200
200 øSLÂM HUKUK FELSEFESø
83
ken yerde susmak, açıklama olarak kabul edilir.” Akitler bölümünün
øcap ve Kabul baúlı÷ı altında bu kâide daha geniú olarak açıklanacak-
84
tır.
Hepsinden önemlisi sarih söz asıl olup, delâletten kuvvetlidir. Bu
Mecelle’de yer alan küllî kâidede úöyle ifadesini bulmaktadır: “Açıkça
ifadenin bulundu÷u yerde delâlete itibar edilmez.” 85
Örne÷in bir kiúi, malını bir dükkâna koysa, dükkân sahibi onu
gördü÷ü halde sussa ve o da malı bırakıp ayrılsa, mal dükkan sahibine
emanet olur; yani emanet akdi delâlet yoluyla kurulmuú olur. Fakat
dükkân sahibi kabul etmedi÷ini açıkça söyleyerek malın emanet ola-
rak bırakılmasını reddederse, akit gerçekleúmiú olmaz. 86
Bunun bir benzeri de, vakfedenin, vakıf senedine koydu÷u úartla-
rın yorumlanmasında zaman zaman düúülen karıútırmalardır. Örne÷in
vakfedenin vakfiyede öngördü÷ü sıralamalar bunlardan birisidir. Bu-
nun yaygın ifadesi úöyledir: “Kendilerine vakıf malı bırakılan birisi,
vakfın menfaatlerinden bir úey iktisap etmeden önce ölür ve geriye bir
çocuk bırakırsa, bu çocuk, ölenin, yaúaması durumunda hak edece÷i
úeylere sahip olur.” Benzeri úekilde, úartların yorumlanmasında, lafız
sarih ise lafzın kendine bakılır, delâletine bakılmaz. “Çünkü lafzın
delâlet etmedi÷i durumlarda maksatlara itibar olunmaz.” 87
E. Mutlak ve Mukayyet
Kelâm, ya mutlak ya da mukayyet olur. Mutlak kelâm, herhangi
bir belirleme veya sınırlayıcı bir nitelik olmaksızın yaygın olarak özel
bir manaya delâlet eden sözdür. Mukayyet kelâm ise, belirleme veya
sınırlama anlamı taúıyan bir vasfı bulunan sözdür.
Örnek olarak vekâlet kelimesini ele alacak olursak, bu kelime ya
83 “Sakite bir söz isnâd edilmez lakin ma÷razı hacette sükût beyandır” (md. 67).
84 Yazarın en-Nazariyyetü’l-Âmme li’l-‘Ukûdi ve’l-Mûcibât fi’ú-ùerî‘ati’l-øslâmiyye
adlı kitabında açıklanmıútır.
85 “Tasrih mukabelesinde delâlete itibar yoktur” (md. 13). el-Hadimî’nin Mecâmiu’l-
Hakâik adlı eserinde aynı manaya delâlet eden “Nassın delâletiyle sâbit olan, aksine
açık bir hüküm bulunmadıkça muteberdir” úeklinde bir kâide daha bulunmaktadır.
Bkz. Güzelhisari, Menâfi, s. 317, 328.
86 Md. 773.
87 es-Subkî, el-Fetâvâ, Kahire 1355/1936, s. 146, 169.