Page 83 - Microsoft Word - orjinal
P. 83
Dr. MUSTAFA BAŞ 83
Müslümanın anasından doğmuş çocuk gibi olduğunu belirtmektedir.
Tövbe, Allah’ın, günahkâr kullarına işledikleri günahlardan arınma-
ları ve kurtulmaları için vermiş olduğu en önemli fırsattır. Günahkâr ol-
mak, ümitsizliği gerektirmez. Allah, ümitsizliği küfürle eş değer tutar.
İnsan da ümitsizliğe düşmeden Allah’ın kendisine tanıdığı bu imkândan
yararlanmalıdır. Nasıl su kiri temizliyor, ateş demirin üzerindeki pası gi-
deriyorsa samimi tövbe de günahları temizler. Allah kullarına karşı son-
suz merhamet ve şefkat sahibidir. Onların günahkâr huzuruna gelmelerini
istemediğinden, tövbe edip günahlarından arınmalarını ister. Hz Peygam-
ber (sas) bu durumu hadisinde şöyle dile getirmiştir; “ Kulunun günahla-
rına tövbe etmesinden dolayı Allah’ın sevinci, sizden birinizin ıssız çölde
devesi ile giderken, onu üzerindeki yiyecek ve içecekle birlikte elinden
kaçırması, daha sonra da bir ağaç altına gelerek ümitsiz (ve bitkin) bir
halde yaslanıp yattığında devesini yanı başında görmesi üzerine, devenin
dizginini tutarak sonsuz sevincinden (Ey Allahım, Sen Rabbimsin ben de
senin kulunum diyeceği yerde) yanlışlıkla, “ Allahım, sen benim kulum-
sun, bende senin rabbinim” dediğindeki sevincinden daha çoktur.”
Tevvab(tövbeleri kabul eden) ve Gaffar (günahları bağışlayan) Al-
lah’ın Kur’anda zikredilen isimlerindendir. Yine O, Rahman ve Rahim-
dir. Bu sıfatları sebebiyle kullarına azap etmek istemez. O, şöyle buyur-
maktadır; “ Ey müminler! nasûh (samimi) bir tövbe ile Allah’a dönün.
Umulurki Rabbiniz kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve onunla birlikte
iman edenleri utandırmayacağı günde (kıyamet gününde) Allah sizi, içle-
rinden ırmaklar akan cennetlere sokar.” (Tahrim, 66/8)