Page 212 - Microsoft Word - orjinal
P. 212

212                      øSLÂM HUKUK FELSEFESø

           buna karúı çıkmıúlar; hatta zikredilen hadisin sadece øbn Mes‘ûd ve
           Hz. Ömer’den rivâyet edildi÷i için  delil olamayaca÷ını söyleyerek,
           haddi gerektiren konulardaki ikrardan dönülebilece÷ini reddetmiúler-
           dir. 144
              Di÷er taraftan, Mecâmi‘de de zikredildi÷i gibi, “baúkası hakkında
                                          145
           ikrarda bulunmak geçerli de÷ildir.”  Bu, baúkası hakkında da geçerli
           olan delilin aksine, ikrarın sadece ikrarda bulunanı ba÷layaca÷ı anla-
                                               146
           mına gelmektedir. Bunun için  el-Eúbâh  ve  Mecelle’de; “Beyyine,
           geçiúli bir delildir (ilgililerin hepsini etkiler); ikrar ise, sadece sahibini
                                                147
           ba÷layan bir delildir” kâidesi yer almıútır.  Sözgelimi, bir borç dava-
           sı ile ilgili davalılardan bir kısmı borcu ikrar etse  bazıları da inkâr
           etse, bu ikrar sadece ikrarda bulunanlar için geçerli olur. Çünkü ikrar
           geçiúsiz bir delildir. Fakat davacı, davasını delille ispat ederse, bu delil
           hepsini ba÷lar.
              2. økrar Bölünebilir mi?
              økrar bazen tam ve iddiayla tutarlı olur; bazen de vasıflanmıú veya
           bileúik olur.
              Vasıflanmıú ikrar, davalı tarafından iddiayı kabul etmekle birlikte
           buna sonucu de÷iútirecek bir açıklama eklemek suretiyle yapılır. Me-
           sela davalının, iddia olunan borcu ikrar etmekle birlikte, borcun peúin
           olmayıp, vadeli oldu÷unu söylemesi böyledir. Davalı, iddia edilen fiil
           ile birlikte, ona ba÷lı baúka bir fiili ilave ederek ikrarda bulunursa, bu
           ikrar bileúik olur. Sözgelimi davalının iddia olunan borcu kabul et-
           mekle birlikte, o borcu  ödedi÷ini veya  davacının borcu ibra etti÷ini
           söylemesi böyledir.
              Bu ve benzeri durumlarda, ikrarda bulunan davalının sözünün ta-
           mamının mı alınması gerekir? Yoksa ikrarı bölünerek, iddia olunan
           borçla yükümlü tutulup ilave etti÷i kısmı ispatlaması mı istenir?
              Bu meselenin cevabında iki görüú vardır. Hanefî ve Mâlikî mez-
           hebine ait birinci görüúe göre, ikrar bölünebilir. Buna göre ikrarda


          144  øbn Hazm, el-Muhallâ, c. VIII, s. 252-253
          145  Güzelhisari, Menâfi, s. 313.
          146  øbn Nuceym, el-Eúbâh, s. 101
          147  “Beyyine hüccet-i müteaddiye ve ikrar hüccet-i kaasıradır” (md. 78).
   207   208   209   210   211   212   213   214   215   216   217